İTÜ’den Balkan ülkeleriyle sanat protokolü

İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM), Balkan ülkeleriyle bir müzik projesine başladı. İlk protokol geçtiğimiz ay, Saraybosna Müzik Akademisi ile imzalandı. Buna göre ekim ayında Saraybosna'da, Türk Müzik Günleri, Saraybosna'nın milli gününü müteakiben ise mart ayında İstanbul'da Bosna Müzik Günleri düzenlenecek.

Müzik alanındaki çalışmaları geliştirmek üzere keman sanatçısı Cihat Aşkın tarafından 1999'da kurulan İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM), Saraybosna Müzik Akademisi ile sanat işbirliği başlattı. İki kurum arasındaki imza geçtiğimiz ay İstanbul'da atıldı. Buna göre ekimde Saraybosna'da Türk Müzik Günleri, Saraybosna'nın milli gününü müteakiben ise 2014'ün mart ayında İstanbul'da Bosna Müzik Günleri düzenlenecek.

    Projenin temeli iki yıl öncesine dayanıyor. 2011'de İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı müdürüyken bir konser vesilesiyle Saraybosna'ya giden keman sanatçısı Cihat Aşkın, gece indiği şehri tanımak üzere sabah yürüyüşüne çıkar. Bakar ki, buralar bizim Bursa gibi… Camiler, medreseler, vakıflar, ortada bir şadırvan, çarşı aynı. Bir anda duygulanır, gözleri dolar sanatçının. Bütün Avrupa'nın seyirci kaldığı 1990'lı yıllardaki o acıları, katliamları hatırlar, evlerin duvarlarında hâlâ duran kurşun deliklerini görünce içi kan ağlar. Hem bir sanatçı hem de bir yönetici olarak kurumsal bir Balkan misyonu oluşturmaya karar verir. Niyeti acıları kaşımak değildir, fakat bir daha böyle soykırımların yaşanmaması için bu olayları unutmamak ve unutturmamak adına birtakım faaliyetlerle, anma günleriyle kültürümüzü dünyanın önemli merkezlerine taşımak gerektiğine inanır. Nihayetinde de Saraybosna, Belgrad, Özbekistan müzik akademileriyle bir anlaşma imzalanır. Protokole göre kurumlar arasında sanatçı, akademisyen ve öğrenci değişimi başlar. Özellikle Saraybosna'dan MİAM'a gelmek isteyen master ve doktora öğrencilerinin yolu açılır. Ortak konser projeleri hazırlanır.

    Cihat Aşkın, dört yıllık görevini 2012'nin Eylül ayında tamamlayıp yerini Prof. Dr. Şefika Şehvar Beşiroğlu'na devretti fakat iki kurum arasındaki protokol iki hafta önce yenilendi, proje yakında ilk meyvesini verecek. Ekim ayında Bosna'da Türk Müzik Günleri, Mart 2014'te Bosna'nın kurtuluş gününde ise İstanbul'da Bosna Müzik Günleri düzenlenecek.

    Bosna'daki konserde, İTÜ'den ve Anadolu Üniversitesi'nden sanatçıların katılımıyla klasik tasavvuf müziği, Türk halk müziği ve çok sesli çağdaş Türk müziğinden eserler icra edilecek. Cihat Aşkın, konserlere, bize ait bir eseri seslendirmek şartıyla Almanya'dan ve İtalyan'dan sanatçılar davet ettiklerini söylüyor. Mart ayında İTÜ'de yapılacak konserde ise Bosnalı sanatçılar kendi bestelerini icra edecek.

    2014 yılı Birinci Dünya Savaşı'nın yüzüncü yılı olması nedeniyle 90 kişilik Saraybosna Filarmoni Orkestrası'nı tüm üyeleriyle birlikte İstanbul'da misafir etmek istediklerini söyleyen Aşkın, “21. yüzyılda savaşlar, topla tüfekle değil, kültür varlıklarıyla kazanılabilir. Bizim de kültür varlıklarımızı her şekilde yaşatmamız, göstermemiz lazım. Balkanlar’la beraber bu kurumsal ilişkiyi başlatmanın mutluluğu içindeyiz.” diyor. Saraybosna ile başlayan sanat protokolü Makedonya ile devam edecek.

‘Kültürel bağlarımız yeniden kuvvetlenmeli’ 

“2-14 Temmuz tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası ile Balkan turnesi gerçekleştirdik. Bulgaristan'da Filibe ve Sofya'da, Bosna Hersek'te Saraybosna'da, Arnavutluk'ta Tiran'da, Kosova'da Priştina'da, Makedonya'da Manas-tır'da ve Yunanistan'da Volos'ta konserler verdik. Türkiye'den 76 kişilik bir orkestra ilk defa Balkanlar'da böylesine büyük çaplı bir konser dizisi gerçekleştirdi. Bu Anadolu Üniversitesi'nin bir açılımıydı. Çünkü AÜ, Kosova, Makedonya ve Bulga-ristan'da şubeler açtı. Buradaki öğrenciler Açıköğretim Fakültesi'ne devam ederek Türkçe eğitim alıyorlar. Özellikle Kosova'da ve Makedonya'da çok öğrenci var. Bütün konserler çok beğenildi, çok sevildi. Çünkü o coğrafya ile aramızda tarihi bağlar bulunuyor. Bu bağlar, Gül Baba'nın attığı tohumlarla yeşerdi. Kültürel bağlar yeniden ortaya çıkarılmalı ve kuvvetlendirilmeli. Oradaki soydaşlarımızın hakikaten bizim varlığımıza ihtiyaçları var. Avrupa'ya da hâlâ oralarda var olduğumuzu göstermeliyiz. Fakat bunları yaparken kültürümüzü belli kalıplarla değil, bir bütün olarak anlatmalıyız.”

SEVİNÇ ÖZARSLAN - İSTANBUL(ZAMAN.COM.TR)

173 yıllık Taşkışla restore edilecek Peyniraltı Edebiyatı Dergisi ile Röportaj

Gereğinin yapılmasını arz ederiz: Vadi Yurdu öğrencileri arasında dilekçe toplanıyor

İTÜ'den yeni seri üretim projesi: Fahri Doktora

Taşkışla kulüp konteynerlerine hırsız girdi

Acil durum: nerede ders çalışacağız?

Altan Edige Kız Öğrenci Yurdu'nda asansör krizi