Beril
Son 180 günde 1 haber

Anıtkabir’e imza atan İTÜ Rektörü: Emin Halid Onat

1920'lerde, Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin bilimsel olarak kalkınması amacıyla yurt dışına vizyoner gençler gönderiyordu. O dönemde adı Yüksek Mühendis Mektebi olan İstanbul Teknik Üniversitesi'nde eğitim gören bu gençler, Cumhuriyet'in bilim ve mühendislik alanındaki temellerini atmak üzere seçilmişti.

Atatürk’ün geleceğe dönük bu eğitim hamlesi, o gençlerden biri olan Emin Halid Onat'ın yaşamını şekillendiren en önemli dönüm noktasıydı. Yurt dışı eğitimini birincilikle tamamlayıp İTÜ’ye dönen Onat, yıllar sonra hem üniversitenin rektörlüğünü yapacak hem de vefatının ardından Atatürk'ün ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir'e mimari dehasıyla imzasını atacaktı.

Savaşın gölgesinden cumhuriyetin ışığında yükselişi 

Emin Halid Onat, 1908 yılında İstanbul'da doğdu. Çocukluk yılları, tıpkı Cumhuriyet'in ilk kuşağı gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nun çalkantılı son dönemlerine, büyük savaşların gölgesine denk geldi. I. Dünya Savaşı'nın zorlu ekonomik ve sosyal koşulları altında büyüdü.

Ancak bu zorlu döneme rağmen, ailesi onun iyi bir eğitim alması için büyük çaba gösterdi. Onat'ın ilk eğitimi, onu modern mimariye ve mühendisliğe yönlendirecek olan sanatsal ve teknik disiplinlerin temellerinin atıldığı o yıllara denk geldi. 

Cumhuriyet'in ilanı ile gelen yeni eğitim seferberliği, genç Emin Halid'i de etkiledi. 1926 yılında, ülkenin en köklü eğitim kurumlarından biri olan ve o yıllarda adı Yüksek Mühendis Mektebi olan İstanbul Teknik Üniversitesi'ne girdi.

Onun gençlik ve öğrencilik yılları, bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeyi modernleştirme ve Batı standartlarında bilim insanı yetiştirme vizyonunun en canlı şekilde hissedildiği dönemdeydi. 

"Okul koridorlarında ve laboratuvarlarda hissedilen bu yeni coşku, sadece bir eğitim değil, aynı zamanda ülkenin geleceğini inşa etme sorumluluğuydu."

Onat’ın azmi ve başarısı, onu Cumhuriyet'in kurucu liderinin dikkatine sundu. O, Atatürk'ün talimatıyla yurt dışına gönderilen ve orada en üst düzey eğitimi alması beklenen şanslı gençlerden biri olacaktı. Bu karar, onun sadece kişisel kariyerini değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin en anıtsal eserini de şekillendirecek tarihi bir adımdı.

Mimariye yönelişi ve üstün teknik yeteneği

Emin Halid Onat'ın gelecekteki kariyerini şekillendirecek olan teknik disiplinlere ve çizime olan ilgisi küçük yaşlarda başladı. O dönemde ülkenin içinde bulunduğu zorluklara rağmen, modern eğitimin ve bilimin önemini kavrayan Onat, özellikle geometri ve tasarıma yönelik üstün yeteneğiyle dikkat çekiyordu.

Onat, Yüksek Mühendis Mektebi'ne (İTÜ) girdiği ilk günden itibaren, mimarlık eğitiminde kısa sürede öne çıktı. Onun titizliği, teknik bilgisi ve sanatsal vizyonu birleşince, akademik çevrenin takdirini kazandı.

Bu üstün başarısı, sadece üniversite hocalarının değil, Cumhuriyet yönetiminin de dikkatini çekti. Başarısı, onu 1929 yılında devlet bursuyla Avrupa'nın en prestijli eğitim kurumlarından birine, Zürih Teknik Üniversitesi'ne götürdü.

Zürih'ten gelen akademik yükseliş 

Emin Halid Onat, 1934 yılında Zürih Teknik Üniversitesi’nden bölüm birincisi olarak mezun olduktan hemen sonra, onu yurt dışına gönderen Yüksek Mühendis Mektebi’ne geri döndü. 1935 yılında Doçent unvanını aldı ve hızla yükselen akademik kariyerini, 1938 yılında Profesör unvanı ile taçlandırdı. Kısa sürede Mimarlık Şubesi Şefliği'ne getirildi.

"Genç Onat'ın Zürih'ten getirdiği teknik ve mimari birikim, yalnızca İTÜ'yü değil, Anıtkabir projesini de şekillendirecek, modern Türkiye mimarisine yön verecekti."

Onat'ın en büyük katkılarından biri, İTÜ'deki mimarlık eğitimini Batı standartlarına taşımak oldu. Hazırlamış olduğu yenilikçi eğitim ve öğretim programları, Yüksek Mühendis Mektebi'nin Mimarlık alanında çağdaşlaşmasında kilit rol oynadı.

Mimarlık Fakültesi'nin kurucusu ve ilk dekanı

Yüksek Mühendis Mektebi, 1944 yılında köklü bir dönüşümle İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürüldüğünde, bu kurumsal değişimin öncülüğünü de Emin Halid Onat üstlendi. Yeni oluşturulan Mimarlık Fakültesi'nin ilk dekanı olarak seçildi. Bu görevde sadece bir yönetici değil, aynı zamanda eğitimin kalitesini ve uluslararası itibarını artıran bir vizyoner oldu.

Onat, 1943 yılında Ordinaryüs Profesör unvanını aldı ve ilerleyen yıllarda 1946'da İngiliz Mimarları Kraliyet Enstitüsü (RIBA) onursal üyeliğine seçilerek, Türk mimarisini uluslararası alana taşıyan ilk isimlerden biri oldu.

Akademik ve yönetsel başarısı onu üniversitenin en üst makamına taşıdı: 1950-1953 yılları arasında İTÜ Rektörlüğü görevini üstlendi. Rektörlüğü döneminde de kurumsal yapılanmaya ve Taşkışla'nın onarım çalışmaları gibi üniversitenin fiziki şartlarının iyileştirilmesine öncülük etti.

Onat'ın İTÜ'deki bu yoğun kariyeri, onun sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda ülkesinin ve üniversitesinin geleceğini şekillendiren bir devlet adamı niteliğinde olduğunu kanıtlamaktadır. Bu yoğun akademik yaşamın tam ortasında, 1941 yılında katıldığı uluslararası bir yarışma ile hayatının en büyük projesine de imza atacaktı: Anıtkabir. 

Emin Halid Onat (sağdan ikinci); 1950'lerde, Taşkışla'da meslektaşlarıyla

Emin Halid Onat, öğrencileri ve ekibiyle proje incelerken

 

Onat'ın mimarlık fakültesi dekanı olduğu döneme ait bir kartpostal

Kendisi gibi İTÜ kökenli meslektaşı: Orhan Arda kimdi? 

Emin Halid Onat'ın hayatının en büyük projesine giden yolda yalnız değildi. Bu abidevi eseri tasarlama sorumluluğunu, kendisi gibi İTÜ kökenli değerli meslektaşı Doç. Dr. Orhan Arda ile paylaştı.

Orhan Arda, 1927 yılında Yüksek Mühendis Mektebi'nden mezun olmuş, Onat gibi Avrupa'da eğitim görmüş ve İTÜ'de görev yapmış bir mimardır. Onat'tan sadece bir dönem önce mezun olan Arda, akademik camiada yer alıyor ve Onat ile mesleki disiplinlerini paylaşıyordu.

İki genç bilim insanının ve meslektaşın akademik çevre içinde başlayan bu iş birliği, ulusal bir vizyona hizmet etme arzusunda birleşti. İkili, akademik disiplinlerini ve sanatsal vizyonlarını birleştirerek Anıtkabir projesini hazırladı. Onların bu ortak çalışması, sadece iki yetenekli mimarın değil, aynı zamanda

İTÜ'nün yetiştirdiği iki vizyoner ismin uluslarına olan vefa borcunu ödeme çabasının da bir göstergesiydi.

Emin Halid Onat ve Orhan Arda'nın eseri, Anıtkabir maketi üzerinde inceleme yapılırken

10 Kasım'a atılan imza: Onat'ın Anıtkabir destanı 

Emin Halid Onat, İTÜ’deki yoğun akademik ve yönetsel görevlerine devam ederken, 1941 yılında hayatının en onurlu görevine talip oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı olacak olan Anıtkabir Mimari Proje Yarışması, uluslararası katılıma açıktı ve büyük bir rekabete sahne oluyordu. Yarışmaya 47 proje katıldı; ancak Onat'ın vizyonu farklıydı.

Onat, meslektaşı Doç. Dr. Orhan Arda ile birlikte hazırladığı projeyle bu yarışmaya katıldı. Jüri, projeyi, Atatürk’ün anısına yakışır sadeliği, anıtsallığı ve Türk mimarisine uygunluğu nedeniyle oy birliğiyle birinci seçti. Projenin ana fikri, Atatürk’ün devrimci ve kurucu kimliğine yakışır, zamansız ve yüce bir mekan yaratmaktı.

Anıtkabir, sadece bir anıt mezar değil; aynı zamanda Cumhuriyet döneminin sanatsal ve mimari felsefesini yansıtan bir abide eserdir. Onat’ın tasarımı, II. Ulusal Mimarlık Akımı’nın en önemli temsilcisi olarak kabul edilir. Projede, Selçuklu ve Osmanlı kümbet geleneğinden izler taşıyan kesme taş işçiliği ve sade kütle kullanımı ile modern bir anıtsallık yakalanmıştır.

Onat, Anıtkabir'in dört ana bölümünü (Aslanlı Yol, Tören Meydanı, Mozole ve Barış Parkı), Türk milletinin birlik, güç ve ebediyet duygularını ifade edecek şekilde tasarladı. Özellikle "Mozole" bölümünde kullanılan yekpare taşlar ve iç mekanın yalın, görkemli atmosferi, ziyaretçilere bir vefa hissi yaşatmayı amaçlıyordu. Onat, bu eseri tasarlarken tarih bilinci, milli duyarlılık ve modern mimari teknikleri arasında mükemmel bir denge kurdu.

Anıtkabir'in inşa süreci, Onat'ın İTÜ Rektörlüğü yaptığı yıllara (1950-1953) da denk gelmektedir. Bu durum, İTÜ'nün tarihindeki eşsiz bir kesişimdir: Üniversitenin en üst yöneticisi, aynı zamanda ülkenin en kutsal anıtını inşa eden mimardır. Onat, bu büyük projenin tüm zorluklarına rağmen inşaatın her aşamasına mimar ve sanatçı kimliğiyle titizlikle yaklaştı.

Yarışmayı kazanan projenin görünüşü

10 Kasım'ın sonsuz bağlantısı

Bugün 10 Kasım’da, Türkiye’nin dört bir yanından gelen milyonlar Anıtkabir’i ziyaret edip saygı duruşunda bulunurken, bu ölümsüz eserin mimarının, bizzat Atatürk’ün vizyonuyla yetişen bir İTÜ Rektörü olduğunu hatırlamak, üniversitemiz için büyük bir onur kaynağıdır.

Emin Halid Onat, sadece bir akademisyen ve yönetici değil; mimari dehasıyla Atatürk'ün ebedi mirasına en büyük imzayı atarak, İTÜ'nün Cumhuriyet’in inşasındaki rolünü ölümsüzleştirmiştir. Onun hayatı, bir İTÜ'lünün ülkesine olan vefa ve hizmetini en görkemli şekilde temsil etmektedir.

Gümüşsuyu'daki YÖK protestosuna abluka

Gümüşsuyu'daki YÖK protestosuna abluka

Vadi'de indirim görünümlü zam

Birlikte yola çıkıyoruz: itüöder'den İTÜ öğrencilerine "Ulaşım Desteği"

İTÜ yurt ücretlerinde %120'ye varan zam

arıRehber Ekim: Karaköy ve Tophane’de bir gün nasıl geçirilir?