İTÜ Mezunları Derneği'ne İTÜ hakkındaki planlarını sorduk
İTÜ24 olarak İTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Veli Tan Kirtiş ile yeni dönem hedeflerini, mezunlarımızın İTÜ ve öğrenciler için yaptıklarını, yapmak istediklerini konuştuk.
Röportaj: Gökçe SEZGİN, Özlem KAHVECİOĞLU
İTÜ24: İTÜ Mezunları Derneği son dönemde geçtiğimiz yıllara göre önemli bir ivme kazandı. Bu zamana kadar yapılmayıp da derneğimizin son dönemde ivme kazanmasını sağlayan şeyler nelerdir?
Veli Tan Kirtiş: Yönetimi 4 sene önce Erol Bilecik liderliğinde devraldığımızda yaptığımız ilk iş geçtiğimiz dönemde dernekte aktif görev alan üye profilini -onların da desteğini alarak- değiştirmek oldu. Şu an dernek yönetim kurulumuz iş dünyasında hali hazırda aktif olarak çalışan, eğitim seferberliği olarak adlandırabileceğimiz daha büyük bir misyona kilitlenmiş, hedeflerimize inanmış ve çalışma prensiplerimizi benimsemiş gönüllülerden oluşuyor. İş dünyasında aktif çalışan genç iş insanlarını tecrübeli abi ve ablalarının yanında çalışacak şekilde bir araya getirdiğimiz bu karma yapı, güncel kalmamızı sağlıyor ve hızlı hareket kabiliyetimizi destekliyor. 130bin mezunu olduğunu söylediğiniz camiada yönetim ekibinin ne kadar dinamik olduğu sonuçlara da doğal olarak olumlu yansıyor. İşte bu sebeple şu an yaptığımız işler doğal olarak daha görünür oluyor. Artık İTÜ’lü olmanın marka vaadi anlaşılmaya başlandı, gönüllü sayımız gün geçtikçe artıyor ve hedeflerimizi tutturup bir diğer adıma geçecek daha cesur adımlar atabiliyoruz.
130 binden fazla kişiye ulaşabilmek için iç iletişimi harekete geçirecek, mezunlar tarafından sahiplenip bir parçası olmaktan gurur duyacakları büyük projelere imza atmak istiyoruz. Mezunlar Meydanı ve Mezunlar Yurdu amacımıza hizmet eden en belirgin örnekler. Böylesi büyük ve faydalı bir projenin kendisini otomatik olarak göstereceğini, yaşamın içine dahil olduğu her manada farkındalık yaratacağını düşünüyoruz.
İTÜ24: Mezunlar Derneği tarafından hayata geçirilen veya hayata geçirilmesinde katkıda bulunan projeler beklenilen farkındalığı yaratmada yeterli oldu mu?
Veli Tan Kirtiş: Belki mühendislik temelinden geldiğimiz için biz hayaller ya da vaatler üzerinden konuşmuyoruz. Tamamen görünür, dokunulur, faydası da zararı da sayılabilir, somut sonuçlardan bahsediyoruz. Okulumuzun içinde İTÜ Mezunlar Yurdu diye koca bir bina ve Mezunlar Meydanımız var! Yaptığımız bu projelerle İTÜ’lü gündemi yarattık. Okulun 68.000 m2 kampüsü içerisinde sadece 250 m2 sürdürülebilir yeşil bir alana, herhangi bir kullanım alanı kaybetmeden mezunlarımızın kendilerini okulun bir parçası hissedecekleri böyle bir proje hayata geçirdik. Bu başarının hem mezunlar hem İTÜ’ nün diğer paydaşları için çok önemli bir farkındalık yarattığını düşünüyorum.
İTÜ24: Derneklerde yönetimler değişir ve yeni gelen yönetimlerin kendi dönemleri için ulaşmak istedikleri ana hedefleri olur. Sizin başkanlığınız döneminde İTÜ Mezunları Derneği’nin ulaşmak istediği bu asıl hedef için ne diyebiliriz?
Veli Tan Kirtiş: Bildiğiniz gibi benim Yönetim Kurulu Üyesi olarak 4, Başkan olarak 1 yılım doldu. İTÜ MED olarak vizyonumuz “İTÜ” markasını dünyanın en değerli 50 Üniversite markasından biri olmasına katkı vermektir. Bunu sağlamak için en çok ihtiyacımız olan şey ise, daha çok mezunumuzun bu vizyonun sahibi haline gelmesidir.
Üniversitenin marka değeri, sahip olduğu binalar, öğrenci sayısı, öğretim üyesi sayısı, yayın sayısı, bunların kalitesi ile sınırlı değildir! Üniversitenin marka değerine en çok katkı sağlayan, Mezunlarının iş, sanat, ekonomi, siyaset, akademik hayata, kısacası içinde bulundukları cemiyete olumlu yönde dokunuşlarıdır, bireysel markaların değeri, temsil ettikleri üst markanın değerini önemli ölçüde etkiler.
Dolayısıyla, bir parçası olmaktan gurur duyduğum, onur duyduğum İTÜ camiasını yakından tanımak, mümkün olan her İTÜ’lüye fikirlerimizle mutlaka dokunmak, ortak projeler üretmek gibi hayallerimizin olduğu bu yeni dönemde ana hedefimiz öncelikle “aktif mezun sayımızı arttırmaktır”. Aktif mezun sayısı ne demek? İTÜ’lü olmanın tadını çıkaracak kişi aktif mezundur. Nasıl mı? Bir şekilde üniversite ile ilgili olan herhangi bir şeyin içinde olmak demek, Örneğin; Boğaz Yalıları Gezisi, Cumhuriyet Balosu, eğitimler, Anıtkabir gezisi, 100. Yıl Çanakkale Gezisi, 3. Köprü İnşaat’ına Teknik Geziler gibi sosyal etkinliklere katılarak; belki öğrencilere yönelik yaptığımız Yönder (mentor) programında görev alarak, belki bir etkinliğe sadece maddi destek vererek, ihtiyaç sahibi, başarılı öğrencilerimize burs vererek, yani bir şekilde bir işin ucundan tutarak, bir aktivetinin bir parçası olarak üniversiteye ve derneğe dokunması demek aktif mezun…
Ve hatta bazen sadece kendine sorulan bir soruya cevap vermesi dahi kişiyi aktif mezun statüsüne taşır. Şimdiye kadar yaptığımız tüm projelerde ve gelecek dönem planlarında ana hedefimizi destekler sonuçlar elde ettik, ediyoruz. Şu anda fidanı diktik, çiçek açtı, tam bir meyve yok ortada ama kesinlikle inanıyoruz, alacağız o meyveleri…
Burada sadece üye sayısını arttırmaktan bahsetmiyoruz. Üye sayısı bu söylediğim havuzun sadece bir göstergesi. Biraz da başarı grafiğimizi veri olarak gösterecek bir şey. Çok net ifade etmeliyim, bu derneğin kas gücü aktif mezun sayısı ile paraleldir. Her sene 5-10 bin üyeye bir şekilde dokunabilirsek, dernek çok güçlü ve istediğini yapabilir bir hale gelebilir. Bütün olay üye dediğimiz mezunların okul ile ilgili herhangi bir konu olduğu zaman kulak kabartması, yapılanların farkında olması ve haberdar olmak istemesini sağlamaktır!
Bugün itibariyle biz bir şey söylediğimizde belki bir kaç bin mezun “ne diyorlar?” diye dönüp bakıyor. Mezunla iletişim düzenlenen etkinlikler ve kurulan iletişim ile sağlanıyor. Örneğin iki ay önce düzenlediğimiz etkinliğe bir şekilde katılmış, bir aidatını yatırmışsa İTÜ MD’ den gelen bildirimle daha farklı ilgileniyor. Kısaca, üye sayısını arttıracağız, aktif üye sayısını arttıracağız, üye olmasa bile aktif mezun sayısını arttıracağız.
İTÜ24: Bu insanların aktif mezun olabilmesi, hayatları boyunca ben İTÜ’lüyüm diyebilmesi, mezun olmuş İTÜ’lülerin İTÜ markasını büyük bir memnuniyetle taşıyabilmesi için derneğin yaptığı çalışmalar, mezunların da dahil olabileceği şeyler nelerdir?
Veli Tan Kirtiş: 2 ana noktaya odaklanıyoruz. Birincisi iletişim kanallarımızı kuvvetlendiriyoruz. Dünyada şu anda 3 milyardan fazla internet kullanıcısı ve 2 milyardan fazla sosyal medya kullanıcısı var. Yani insanlara ulaşmanın en kuvvetli yolu sosyal medya. Yani biz onlara orada görünür olacağız. Ancak görünür olmak yetmiyor, bizi gördüğünde de o kişinin önüne ilgilenebileceği bir şey koymamız gerekiyor. Facebook üzerinde yaklaşık 1 senede takipçi sayımızı 3 kattan daha fazla arttırarak 8 binlerden, 23.000 takipçi sayısına ulaştık. Bümed’ den 3-4 bin takipçi gerideydik, şimdi 3-4 bin öndeyiz. Takipçilerimizin önemli bir yüzdesi de etkileşim içinde, yani post ları takip ediyor, beğeniyor, yorum yazıyor, paylaşıyor. Bu oran bizim takip ettiğimiz mezun derneklerinin sayfalarının hepsinin çok üstünde. Bu bizi çok mutlu ediyor. Yani ilgi var, buna karşılık vermeliyiz.
Orta vadeli stratejimizde ise konsantre olup kuvvetlendiğimiz yer Linkedin olacak. Çünkü Linkedin’ i temel veri tabanı olarak da kullanmak istiyoruz. Linkedin zaten bu servisi veriyor. İnsanlar işini, telefonunu veya adresini değiştirse haberimiz oluyor. Doğal olarak kendini yenileyen bir veri tabanı var aslında orada. Linkedin’ de 20 bine ulaştığımızda İTÜ MD olarak her taşı yerinden oynatırız. Bunlar etli taşlar da olabilir. Çünkü; Linkedin’ de 20 bin kişi demek Türkiye’de iş dünyasının %80’ine dokunmak demek. Takipçilerimizin önüne neler koyuyoruz peki bu süreçte? Son bir senedeki etkinlikleri sayarsak deprem eğitimi, öğrencilere yönelik gelecek çalıştayı, cumhuriyet balosu, tenis turnuvası, üniversiteler arası mezun oyunları, 3.köprü inşaatı teknik gezisi, 100. yıl Çanakkale Gezisi gibi yaklaşık 10-15 farklı etkinlik var. Yani insanlar şunu görsünler istiyorum. Biz her ay en az bir tane mezunlara yönelik bir etkinlik yapmaya başladık. Bunların hepsi çok kıymetli. Çünkü bunların içerisinden herhangi birine gelen herhangi bir mezunumuz bile bizim artık dokunabildiğimiz, ulaşabildiğimiz bir mezunumuz oluyor. Bu havuzu oluşturmak çok önemli. İnsanlar birbirleri ile tanışıyorlar etkinliklerde, birbirleri ile görüşüyorlar. Biz bu etkinliklerde şunu gördük: katılanlardan bazıları 30 yıl önce mezun olmuş, 20 yıldır okula gelmemiş, İTÜ nasıl bir yer olduğunu unutmuş, İTÜ’nün değerinin, kendi değerinin, markasının, bu markanın gücünün farkında değil. Etkinliğe gelince, orada güzel insanlarla birlikte zaman geçirince, kişiler kendi kendilerinin aynası oluyor, farkındalıkları artıyor.
Mesela bir mezunumuz düzenlediğimiz bir tarih gezisinde şunları söyledi “ Bu geziye herhangi bir grupla katılsaydım bu kadar zevk alacağımı sanmıyorum. Her şeyden önce içerik zenginliği ve yaklaşımdaki kaliteyi başka bir grupla yakalayabileceğime inanmıyorum. İyi ki İTÜ’ lülerle gelmişim”. Bu algı bizi hedeflerimize ulaştıracak araçlardan birisidir. Bu algıyı oluşturmayı başarmak da güçlü bir motivasyon...
İTÜ24: İTÜ içinde öğrencilerden öğretim üyelerine kadar sıklıkla duyduğumuz ”Mezunlar yeterince İTÜ’ye sahip çıkmıyor” algısı var. İTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak bu algı için ne söylemek istersiniz? Böyle bir algının olması sizce doğru mu? Doğruysa neden, yanlışsa neden?
Veli Tan Kirtiş: Öncelikle bir konuya açıklık getirmekte fayda görüyorum. Mezunların okullarına sahip çıkmaları bir zorunluluk değildir. Mezun olduktan sonra okul ile ilişkisini devam ettirmesi tamamen isteğe bağlıdır. Mezunlar Derneği’nde görev almak gönüllük esasına dayanır. Tabii ki sistemin içinde bir disiplin, bir bütünlük vardır. Bununla birlikte profesyonel yöneticilerin dışında kendi özel zamanlarından ayırarak okuluna hizmet eden her mezun, yaptığı en küçük dokunuşla bile okuluna sahip çıkıyordur zaten. Ne derecede olduğunun ilk planda bir önemi yoktur. Diğer yandan, evet, mezunların yeteri kadar üniversiteye sahip çıkmadığı algısının olduğu bazı kesimler var. Bir nebze de doğru bu algı aslında. Aynı şey benim için de geçerli. 5 sene öncesine kadar “Veli Tan Kirtiş olarak okuluna sahip çıkıyor muydun?” deseydiniz, benim de size yanıtım olumsuz olurdu. Çünkü; o zamana kadar kimse bana ‘gel sahip çık’ dememişti. Biri deseydi daha önce, yapardım muhtemelen… Belki ilk denildiğinde değil, üçüncü denildiğinde yapardım ama yapardım kesin. -Tabii ki kimin nasıl dediği de önemli…- Nitekim Erol Başkan (Bilecik) çağırdığı için ikiletmedim ve ilkinde geldim! Ama diğer yandan kimi 3. de yapar, kimisi de 7.de yapar. Bu çağrıyı değişik vesilelerle düzenli olarak yapmak gerekir.. Biz de mezunumuzun rahatça katılım sağlayabileceği, rahatlıkla sosyalleşebileceği kaliteli zemini hazırlamaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar yaşanılan en temel eksiğimiz; genel olarak İTÜ’ ye yardımların hep 10-20 kişiyi geçmeyen, çok değerli abi ve ablalarımızdan oluşan küçük bir grup tarafından yapılıyor olmasıdır. Bilindiği gibi camiamızda çok güçlü mezunlar var. Siyasi ya da parasal olarak çok güçlü mezunlar bunlar. 2 cumhurbaşkanı, onlarca bakan, binlerce bürokrat, iş insanı, sanatçı çıkarmışız. Kimi arsa, kimi bina bağışlamış veya çok önemli bir sorununu çözmüş okulun. Kim bunlar? Mezunlar! O yüzden mezunlar sahip çıkıyor mu sorusunun yanıtı: Evet çıkıyor! Bugün öyle abilerimiz, ablalarımız var ki üniversitemize milyonlarca TL bağışta bulunmuşlar. Bizim gördüğümüz, dört sene öncesine kadar yapılanlardan anladığımız İTÜ Mezunları’nın üniversitesine çok sahip çıkan, ama maalesef sayıca küçük bir grup olduğu şeklindeydi. Diğer yandan mezunlar geniş bir kitle olarak sahip çıkmış mı? Çıkamamış… Hatta aktif, geniş bir mezun tabanı oluşturulamamış. Burada ismini saymadığım, 5-10 değerli kişinin omuzlarına binmiş bütün yük. Kişilerin bireysel katkıları, okul yönetiminin o kişilerle bireysel ilişkileri ile gitmiş. Bu çok sürdürülebilir bir model değil. Sıkıntı bence burada. Dünya üzerindeki üniversite mezunlar derneği işletim sistemine baktığımızda ABD bu konuda çok ileri, Avrupa üniversiteleri ABD üniversitelerinin gerisinde ama biz Türkiye olarak Avrupa’nın da gerisindeyiz. İTÜ MD olarak, İTÜ gibi köklü bir geçmişe sahip Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversitelerin yanında nasılız derseniz, bildiğim kadarıyla üniversitesine maddi olarak en çok sahip çıkan mezunlar yine bizim mezunlarımız. Bu da bir gerçek.
İTÜ24: İTÜ’nün daha hızlı bir şekilde gelişebilmesi mezunlarımızın kendi okuluna sahip çıkması ve desteklemesi ile olacaktır. Mezunlara bu noktada öncülük eden İTÜ Mezunları Derneği ile İTÜ yönetiminin arasındaki ilişkiler gelişme sürecini etkileyen önemli bir parametredir. Mezunlar Derneği ile yönetim arasında bu dönem nasıl bir ilişki gözlemliyoruz?
Veli Tan Kirtiş: Bu zor soru, bana sorarsanız “iyi” ama diğer yandan olması gerektiği gibi mi, yani yeterli mi? “Hayır”. Hala ideal ilişki formatının uzağındayız! Mutlaka gelişmesi gerekiyor! Nasıl mı? Bu iş yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar ikilemine benziyor. Yani Mezunlar Derneği’nin okulsuz bir anlamı yok. Okuldan bağımsız da biz bu işi organize edebiliriz, bir şeyler yapabiliriz ama asıl amaç okulla sinerji olması! Yoksa derneğin amacı mezunlar arasında bir sosyal kulüp olmak değil! Biz mezunlar, okulla iç içe olmak, markamıza sahip çıkmak, bir şekilde katkı vermek istiyor, okul zamanında yaşadığımız eksikliklerin giderilmesi için faydalı olmak istiyoruz. İdeal sinerjiye ulaşmak için, dernek tarafında, yani mezunlarca alınan ciddi sorumlulukların yanında bazı eksikler de var, bunları biz biliyoruz, gidermeye çalışıyoruz. Diğer yandan okul tarafında da ciddi eksiklikler var: yaklaşım eksiklikleri, prosedürler, yasal altyapı eksiklikleri gibi.
Okulla ilişkilerde, üniversite derneği nereye koyarsa dernek orada durur, durabilir. Dernek ondan bağımsız bir yer edinir mi kendine, edinir ama kendi edinmeye çalışacağı yerin sınırları bellidir. İşte bu noktada ciddi problemlerimiz var. Bazı üniversite çalışanları alınabilir bu söylediğime, alınmasınlar, onları seviyoruz, üniversitemiz için çalışıyorlar, ancak üniversitede çalışanları, üniversite bürokrasisi, üniversite yönetiminin derneğe olan mesafesi benim gördüğüm kadarıyla olması gereken yakınlıktan, sıcaklıktan hala çok uzakta. Mezun anlamını tam bulamamış durumda kampüs içinde!
Bunun yanında, Rektör hocamız Mehmet Karaca uzun süredir her daim şunu söylüyor: “Çok yakın olmamız lazım, beraber olmamız lazım, mezunlara iş birliği adına her türlü desteği vermek istiyoruz”. Şimdiye kadar başka bir şey asla duymadım hocamdan. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Ama gelin görün ki, bu pozitif yaklaşımı somut aksiyonlara ne kadar dökebildik? Çok azını maalesef! Yani aklımızdan geçenleri, yapalım dediklerimizin ne kadarını hayata geçirebiliyoruz? Benim ve Rektör hocanın ifade ettiğinin belki %10’unu hayata geçirebiliyoruz. Eksik dediğim yer burası, karşılıklı niyet iyi, icraat zayıf! Bu benim kendi adıma ve sorumlu olduğum mezunlar adına, üniversitenin de kendi adına sorgulaması gereken bir konu. Yani niyet başka bir şey, icraat başka bir şey. Üniversite bürokrasisinin Mezun derneği için daha işlevsel olması gerekir. Burada kişisel çabalar, öncelik belirlemeler çok çok önemli, diğer yandan kanuni mevzuatlar da önemli. Mezunların konusu öncelikli olmalı, çünkü mezun “gönüllü vermeye” gelen kişi, bir verirseniz, 3 verir, motive ederseniz, daha çok verir!
Bir de YÖK kanunu, kamu ihaleler kanunu gibi kanunların hepsinin getirdiği bir takım kısıtlamalar var. Biz bunların da farkındayız, her şey ol deyince olmuyor, ama iş burada yine insiyatif kullanmaya geliyor; bu kısıtlamaları ortaya koyarak işi yapmamak var, ya da bu kısıtlamaların, zorlukların üstüne giderek” çözüm” bulmaya çalışmak var. İkisinin arasındaki temel fark “motivasyon” farkı. Demek ki karşılıklı daha fazla motivasyona ihtiyaç var!
Mutlaka bizde de çok eksikler vardır. Yeteri kadar motive edemiyor olabiliriz. Yeteri kadar ilgi göstermiyor, zaman ayıramıyor olabiliriz. Biz önce kendimize bakıyoruz zaten. Kendi yaklaşımlarımızı da geliştirmemiz gerekiyor mutlaka, tek taraflı bir konu değil bu.
Sonuç olarak kesinlikle dernek ve üniversite arasındaki ilişki konusunda çok yol aldık ancak henüz yeterli olgunlukta değil. Bunun farkında olmamız, her iki taraf için de pozitif bir durum, ne yapmamız gerektiğini biliyoruz en azından. Ben kendi adıma doğru olduğuna inandığım konular için mücadele eder ve sonucunu görmeden bırakmam. Her iki taraf da aynı amaç uğruna hareket ettiğine göre birlikte hareket etmeyi de başaracağız, biz buna inanıyoruz.
İTÜ24: Mezunlar Yurdu meselesine gelirsek, dernek için öğrencilere dokunmak açısından büyük ve önemli bir proje. Ancak yurdun tamamlanması için gereken tutarın tamamının dernek tarafından karşılanamadığı söyleniyor?
Veli Tan Kirtiş: Bu yurdun yapılması, camiamızda mezunların son 20 yıl içerisindeki hayata geçirdiği en önemli projelerin başında geliyor. Bu olayda x-y nedenlerinden dolayı işin pozitif tarafına bakmayıp negatif kritik edilmesinden çok fazla rahatsızlık duyuyorum. İTÜ büyük bir camia, önemli bir proje için daha önce isimleri geçen bir abimizden, ablamızdan 1 milyon USD isteyip bir proje yapabiliriz, bu çok şaşırtıcı da olmazdı. İlk de olmaz. Ancak sonuç olarak sadece bir kişiye dokunmuş oluruz. Ama biz burada ne yaptık? Zor olanı seçtik, bir kişiden değil, bir kaç bin kişiden Yurt Projesine katkı istedik. Bugün bu projeye Mezunlar Meydanı’nda taş alarak veya Oda Sponsorluğu yaparak doğrudan katkı veren 1800 kişiye gidin sorun, derler ki “biz İTÜ’de yurt yaptırdık”. İTÜ camiasında, dönüp bakın son 30 yılda 1000 farklı kişiden herhangi bir iş için para alınmış mı? Alınmamıştır. Belki bir kaç yüz kişiden alınmıştır. Bu çok değerli çünkü, bu işe katkı veren 1800 mezunumuzla iletişimimizi başarı ile devam ettirebilirsek eminim 1800 tane daha oda yaptırma, hatta onlarca yeni yurt yaptırma, farklı projeleri hayata geçirme şansımız olur.Onlar okullarının içine yurt yaptırmanın gururunu çevreleri ile paylaştıklarında eminim sayımız 1800 den çok daha fazlasını bulur. Yurdun yapılma süreci konusunda çok kişinin bilgisi olduğunu sanmıyorum. Bu konuya biraz çaıklık getirmek istiyorum; Öncelikle biz İTÜ MD olarak bir inşaat yapmadık, biz sadece finanse ettik. Parasını İTÜ Mezunları Derneği verdi, ancak değişik nedenlerden dolayı, teknik olarak İTÜ Geliştirme Vakfı yaptırdı inşaatı. Neden vakıf yaptı? Çünkü bu şekilde , rektörlüğün yönetimi altına vermemiz daha kolaydı ve biz yurdu yönetmek, sahip olmak istemedik.. Mülkiyet de istemedik.... Dedik ki bu üniversitenin kontrolünde olsun, biz sadece parasını verelim. Dolayısıyla inşaat işi tamamen İTÜ Geliştirme Vakfı adı altında yürütülen bir süreçtir. Peki neden bazı eksiklerden söz ediliyor.
İki konu öngörülenden farklı gelişti, birincisi KDV ödeyen bir iştiraki olan Vakfın, böyle bir projede KDV ödememesi gerekiyordu. Keşke dernek olarak bu sürecin de içinde olabilseydik, bir şekilde bu konudaki tecrübemizi yansıtır ve bunun ödenmemesini sağlayabilirdik. Diğer konu ise inşaat maliyeti, biraz önce söylediğim gibi, biz bu işin ne ihale komisyonunda ne de inşaat yapımının “karar sürecinde” olmadık. Biz sadece finanse ettik. İnşaat maliyetleri de öngörülenin %10 kadar üzerinde gerçekleşti. Ben inanıyorum ki, bu sürece de müdahil olabilseydik, maliyetlerin aşağı çekilmesi, ayni yardımların sağlanması konularında ciddi katkımız olabilirdi.
Sonuç olarak İTÜ MD olarak herhangi bir işi yarım bırakmamız kesinlikle söz konusu değil Biz Dernek olarak bu işin ortaya çıkan optimum maliyetini tamamını ödedik, KDV ödenmesi ve öngörülenin biraz üzerinde bir inşaat maliyetinin ortaya çıkması tamamen bizim inisiyatifimizindışında gelişen olaylardır.Beni asıl üzen, 1800 mezunumuzun asgari 1000 TL vererek katkıda bulunduğu bir proje sonrası bunları konuşuyor olmamız. Sonuçta çok değerli bir iş yapıldı, Dernek açısından da, Rektörlük açısından da camia tarihinin en geniş katılımlı, anlamlı projesi hayata geçirildi. Katkıda bulunan herkese, en başta Mezunlar Meydanı’nda taş alan, Yurt Odalarına sponsor olan değerli mezunlarımıza, projeye destek veren değerli eski ve mevcut Rektör’ lerimize, bir önceki dönem İTÜ MD Yönetim Kurulu Başkan’ıma, YK üyesi arkadaşlarıma, fikir babası sevgili Çağatay Özdoğru’ya, Vakıf yönetimine, yürekten, içten, ağız dolusu teşekkür edip bir sonraki projeye odaklanmak gerekir. Bu süreçte eksikler varsa ki, eminim vardır, iyi analiz edilip, tekrarlanmamasını sağlamak gerekir, biz kendi adımıza bunu yapıyoruz, herkes buna emin olsun..
İTÜ24: İTÜ Mezunları Yurdu Mezunlar Derneği’nin öğrencilere dokunduğu büyük ve önemli bir proje olsa da şu anda İTÜ’deki yurtlar içerisindeki en pahalı yurt. Yurdun fiyatının yüksek olması hakkında İTÜ Mezunları Derneği ne düşünüyor?
Veli Tan Kirtiş: Güzel hatırlatma... Teşekkür ederim. Mezunlar Yurdu’nun sürdürülebilir, kendini finanse edebilecek bir modeli var. Ücreti aylık 600 TL diye biliyorum.fiyatlandırılma ve benzeri konular bizim dışımızda olaylar. Ancak fiyatın yüksek olması pahalı olduğu anlamına gelmiyor sanıyorum. Bildiğim kadarıyla okuldaki en iyi şartları sağlayan Yurt şu anda İTÜ Mezunlar Yurdu oldu. Ancak dediğim gibi fiyat politikası bizim dışımızda, bu konuda bir şikayet, bizim göremediğimiz bir tespit varsa, memnuniyetle vakıf yönetimi ile hemen konuşurum.
İTÜ24: İTÜ Mezunları Derneği ilk etapta mezunlara hitap eden bir dernek olsa da geleceğin mezunları şimdiki İTÜ öğrencileri. Mezunlar Derneği’nin şu anda okuyan ve aktif mezun havuzunda yer alacak öğrenciler için yaptığı çalışmalar var mı? Öğrenciler Mezunlar Derneği ile nasıl iletişime geçebilir?
Veli Tan Kirtiş: Öğrenciler için bu dönemde 3 önemli işe imza attık. Birincisi İTÜ Mezunları Derneği Öğrenci Kulübü. Dernek olarak öğrencilerle iletişim içinde olduğumuz bir platformumuz yoktu. Kulüplerle yeni yeni oluşan, iyi bir ilişkimiz vardı ama İTÜ Mezunları Derneği Öğrenci Kulübümüzü kurduktan sonra, kulüp bizim için bir ara yüz oldu. Kulüp üzerinden herkese daha rahat ulaşabiliyoruz. Bu sene kurulan bu kulüp, öğrencilerle ilişkilerimizde radikal değişiklikler yaparak olumlu yönde gelişmeler yaşanmasını sağlayacak diye düşünüyorum. İkincisi de bizim Erol Bilecik başkanlığı zamanında başladığımız ancak bir sebeple 2 sene kadar ara verdiğimiz Yönder (mentör) Projesi. Bu dönem projemize yeniden başladık. 200 öğrenciyle birlikte ilk adımı atmış olduk. Sadece 3.ve 4. sınıf öğrencilerle sınırlı olması ve bu dönemden başlıyor olması aslında çerçevemizi biraz kısıtlı tuttu. Bundan sonraki yıllarda ulaştığımız sayı ve verdiğimiz destek artarak devam edecek tabii ki. Bu projede 70’ in üzerinde mezunumuz yönder olarak görev alıyor ve bunların tamamı İTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu dışındaki isimlerden oluşuyor.Yönetim Kurulu haricinde iş dünyasından 70 mezunumuzu böylece okula sokmuş , aktif mezun statüsüne taşımış oluyoruz. Bu mezunların her biri şimdi 3-4 İTÜ öğrencisine koçluk yapıyorlar. Şu an Yönder projesinde görev alan mezunlar yaptıklarımıza birebir tanık oldukları için, yarın bir şey yaptıracağımız zaman kapısını çalabileceğimiz yeni aktif mezunlar olacaklar. Koçluk yapanlar da bu işin içinde olmaktan çok mutlular. ‘Yönder’lerimize bu konuyla ilgili Accenture tarafından çok başarılı olduğuna inandığım bir “Yönderlik” eğitimi de verildi. Seneye bu programı büyütmek istiyoruz. Belki 3. ve 4. sınıflara ayrı, 1. ve 2. sınıflara ayrı programlar uygulayabiliriz. Bu öğrencileri şimdiden geleceğin aktif mezunları olarak görüyorum. İTÜ mezunları şu anda öğrencilere sahip çıkıyor, ileride bu öğrenciler de mezun olduğunda okuluna, İTÜ öğrencisine sahip çıkacak.
Bir diğer konu da burs projemiz: 3 sene önce 20-30 kişiyle başladığımız İhtiyacı olan başarılı öğrencilere burs verdiğimiz projemiz şu anda 170 öğrenciye ulaşmış durumda. 30’dan fazla öğrenciye burs veren Erol Uçer Abimiz başta olmak üzere, tüm burs verenlere bu vesile ile bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Kelimelerle ifade edilemeyecek kadar değerli bir katkı veriyorlar. Her sene belli bir sayıda arttırarak 500 öğrenci hedefine ulaşmaya çalışıyoruz. Gerek İTÜ’de gerek İstanbul’da çok çeşitli burs olanakları olduğunu da düşünürsek 500 sayısıyla birlikte yeterli ihtiyacı karşılamış olacağımıza inanıyorum.
İTÜ24: Son olarak öğrencilere veya mezunlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Veli Tan Kirtiş: Mezunlarımıza çok kısa zamanda hayata geçirmeyi planladığımız güzel sürprizlerimiz var. En önemlisi sonunda Maslak kampüsü içinde İTÜ Mezunları Derneği olarak güzel bir sosyal alanı hayata geçiriyoruz. Okul yönetimi ile ilgili olarak bahsettiğim pozitif iletişimimizin en önemli göstergesi sanıyorum bu proje olacak. Bu vesile ile başta Rektör hocamız ve katkı veren Okul Yöneticilere destek oldukları için Mezunlar adına yürekten teşekkür ediyorum. Okul bize güzel bir yer gösterdi, mekanı bize kiraladı, biz de burayı mezunlara, üniversitemize yakışır hale getirmek ve önümüzdeki sene kullanıma açmak üzere bir proje hazırlıyoruz. İçinde Mezunlar Derneği Genel Merkezi, Toplantı ve Konferans Odaları, Restaurant ve oturma mekanları olan bir tesis olacak.Bu mekanımızda mezunlarımızla, kampüs içinde çok daha fazla vakit geçireceğimize inanıyorum. Bir de İstanbul merkezinde, Taksim’e yakın lokasyonda Mezunlar Lokali projemiz var. Onu da bu sene içerisinde hayata geçiriyor olacağız. Bu lokalin şehir merkezinde, mezunların vakit geçirebileceği, stres atabileceği bir mekan olmasını planlıyoruz. Bunun dışında hedefimizde İstanbul içinde ve dışında farklı sosyal tesis projeleri yapmak da var. Kısacası İTÜ Mezunları Derneği’nin önümüzdeki dönemde de birçok projesini büyük memnuniyet ve keyifle sizlerle paylaşıyor olacağız. Son olarak şunu belirtmek isterim. İTÜ camiası olarak on yıllar, hatta yüzyıllar boyunca sahip olduğumuz etik, ahlaki, kültürel değerleri harmanladık ve uzun yıllar önce bir slogan altında birleştirdik; “İTÜ ASIRLARDIR ÇAĞDAŞ”. Bizlerin en büyük görevlerinden biri bu ülküye sahip çıkmaktır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bize hedef olarak gösterdiği “Çağdaş” lığı, Üniversitemizde her daim yaşatmak, yükseltmek, bizden sonra gelenlere öncü olmak, örnek olmak, olmazsa olmazımızdır!