İTÜ Rektörü Mehmet Karaca İTÜ24'e Konuştu
Geçtiğimiz günlerde İTÜ24 ekibi olarak İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet KARACA'yla bir röportaj gerçeleştirdik. Ekibimizi rektörlük ofisinde ağırlayan KARACA hem İTÜ'nün geleceği ile ilgili hem de son günlerde İTÜ gündeminde çok tartışılan konularla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Samimi bir ortamda ekibimiz sordu hocamız cevapladı. Bu harika röportajı sizlere iki parça halinde sunacağız. İlk parçasını aşağıda bulacağınız röportajın devamını 18 Ocak Cuma akşamı yine İTÜ24'te bulabilirsiniz.
İŞTE RÖPORTAJIN İLK KISMI:
Röportaj: Gökçe SEZGİN, İbrahim GEZMİŞ
İTÜ24: Üzerinden zaman geçmiş olsa da yine de bu soruyla başlamak isteriz: İTÜ ikinci defa ikinci sıradan rektör atamasıyla karşılaştı ve büyük tartışmalarla göreve atandınız. Her dönem böyle bir tartışma olacak mı ya da olmaması için sizce rektörler nasıl seçilmeli? Yeni YÖK yasasının da hazırlandığını düşünürsek nasıl bir değişiklik olmalı?
M.Karaca: İnsanlar şunu kaçırıyorlar aslında yeni YÖK yasasında da benim YÖK üyelerine dile getirdiğim şey şu ister atansın ister seçilsin, ister iki aşamalı olsun, nitelikli insanı oraya oturtmak en önemlisidir. Bu konuda popülist olunması engellenmeli. Dünyada bunun yöntemleri var mesela Fransa da direkt atanıyor bakanlığa bağlı. Yöntem önemli değil.
Yeni YÖK yasasına gelirsek, çok eksiklikler var. Mevcut yasa ihtilal anayasası sonucu ortaya çıkmış bir şey, bir sürü sıkıntıları var. Ama hazırlanan teklif edilen yasa mevcuttan daha da kötü. Ben olsaydım, mevcudun bazı yerlerini törpüler öyle götürürdüm. Her şeye karışan bir yasa olmuş.
İTÜ24: Sizden önceki dönemleri de düşünürsek en çok hissedeceğimiz fark ne olacak yeni dönemde?
M.Karaca: Tek bir şey söyleyeyim sadece direkt çarpıcı olarak; rektörden çok üniversite ön plana çıkacak. Mesela Web sitesine bakın: Ben de başbakanla ve bakanlarla görüşüyorum sürekli fakat bu sadece 1 defa sitede yayınlandı bugüne kadar. Rektör değil de üniversite ön planda olsun istiyoruz yani. Hep kurumda yapılanlar ve aktiviteler yansımaya başladı. Öğrencilerin ve akademisyenlerimizin başarılarını ön plana çıkaracağız rektörü çok fazla görmeyeceksiniz, dediğim gibi üniversite ön planda olacak. Mesela Son olaylardan önce ODTÜ Rektörünü kimse tanımıyordu ki. Rektörler komplekslerini oraya yansıtmamalı.
Bir de harcamada kurumsallık şeffaflık olmalı. Bunları internetten herkesin ulaşabileceği hale getireceğiz; neler oldu, nereye ne harcandı, herkes iç huzuruyla bilsin.
İTÜ24: Öğrencinin en büyük sorunu Yurtlar sizin de bildiğiniz gibi. Barınma en temel ihtiyaç. Bu konuda gidişat nasıl olacak bu süreçte? Birçok üniversite barınma sorununu tamamen çözmüş durumda bizde ise büyük eksiklikler hala var.
M.Karaca: Kesinlikle artıracağım. Evet, İstanbul hem avantaj hem de dezavantaj, yani yaşanılması gereken bir şehir. Bir öğrencime neden İstanbul’u seçtiğini sorduğumda, Ankara’da okuyan her öğrenci en az bir 4 yılını İstanbul’da geçirmek ister dedi mesela. İstanbul’un böyle çekici yanları var ama barınma sorunu da dezavantajı. Bize gelen öğrencilerin çoğu Anadolu’dan olduğu için barınma sorunlarına çözüm bulmak zorundayız.
1. Sınıfa gelen her öğrenciye Amerikan sistemindeki gibi yurdu garanti edilmesini arzuluyoruz. Bizde değil 4 sene değil 4 + 1 sene daha kalmak isteyenler var. Bu sorunu arttırıyor. Arzumuz yurtları artırmak ama en az 2 sene sonra her öğrenciye yurt sağlayabileceğimizi garanti edebilirim. En azından yeni gelen öğrenciler için bu sorunu çözeceğiz. Yap işlet devret yöntemiyle yurtlar yapacağız. Fiyat kotasını biz koyarak uzun süreli kiralamaya gidebiliriz.
Barınma sorunu ile ilgili iki tane girişimimiz oldu. En azından eylüle kadar birkaç tane bitireceğiz bir 100-200 tane daha kapasite artışı olacak.
İTÜ24: Kulüplerden bahsedelim biraz, geçmiş dönemlerde öğrenci projeleri hep artan miktarlarda destekler aldı fakat kulüpler için aynı şey sözkonusu olmadı. Bu dönemde işleyiş nasıl olacak?
M.Karaca: Kulüpler benim en sevdiğim konu. Önceden rektöre ulaşan sorunu çözüyordu. Rektöre ulaşan parayı da alıyordu. Şimdi kurumsal yapı olacak ve rektöre ulaşan değil de derdini birimlere anlatan çözecek. Benim de önümde bir liste var en az 4-5 tane kulüp randevu istiyor benden şu an. Rektör niye uğraşsın ki bunlarla tek tek. Öğrencilere de yazık rektöre de yazık. Daha kurumsal bir yapı kurmak gerekiyor. Aynı dili konuşabileceği insanlarla muhatap olması lazım. Yani sorunu birinci elden iletmesi lazım. Onunla ilgili öğrenci danışmanları seçtim, en yakın zamanda açıklama yapacağız bu konuyla ilgili. İlk defa böyle bir uygulamaya geçeceğiz. Direkt sorunu onlara iletecekler. Bizim rektörler arasında bakanlar kurulu adı verdiğimiz bir kurul var, o arkadaşlar da oraya katılacaklar ve anlatacaklar.
İTÜ24: Kantinler mevzusu var bir de. Kantinler okul başladığında hala faal olarak çalışmaya başlamamışlardı. Son durum ne bu konuda?
M.Karaca: Şimdi AVM yönetimi ile mahkemeliğiz haberiniz var mı bilmiyorum. Nisanda sözleşmeleri bitmiş o zamandan beridir illegal işletiliyor. Sıkıntı şurada, ben oradan elde edeceğim kârı öğrenci burslarına aktarma niyetindeyim. Fakat bir aracı kuruma ihale edilmiş kendisi bölerek dükkânları kiralamış. Bu aslında kamu zararı, şu açıdan kamu zararı, kamunun maksimum kar edeceği yerde kişiler araya girip kar etmemeli, işin özü bu. Kar edilecekse kurum kâr etsin ve öğretim üyelerine öğrencilere geri dönüşleri de olsun. Hedefim orada ki kârı yeniden çarka sokup burslara ve kulüplere aktarmak.
Kantinler de tek bir kuruma verildiği için onları bölerek kiraya verdik. Şimdi deneme sürecindeyiz, fiyat kotasını da biz koyduk dikkat ederseniz. AVM’de 75 kuruş olan çay kantinlerde 50 kuruş. Hatta yeni açtığımız vadi yurtlarındaki kantin çok daha yeni nezih ve yine 50 kuruşa satılıyor.
İTÜ24: Ama kantinlerin ihale yapılmadan direkt kiraya verildiği söyleniyor. İhale yapılmadı mı gerçekten?
M.Karaca: Onun detayını bilmiyorum, ben rektör olarak müdahil olmuyorum öyle şeylere. Rektör böyle şeylere direkt müdahil olmamalı zaten. Kurumsallıkta hukuk müşavirliği, idari mali işler ve strateji daire başkanlığı ile beraber bir arada pişirilmesi lazım böyle işlerin. Biz mümkün olduğu kadar kirayı düşük tutalım, kaliteyi artıralım ve fiyatlar düşük olsun hedefindeyiz. Deneme sürecindeyiz 2012-2013 dönemi sonuna kadar. Vakıf işletsin burs versin öğrencilere ettiği kârla bütün derdimiz bu.
İTÜ24: Öğrencilerle diyalog konusuna gelirsek, bir önceki rektörümüz öğrencilerle sürekli iç içeydi hem kampüste hem sosyal medya üzerinden peki ya Mehmet Karaca ne zaman daha ulaşılabilir hale gelecek İTÜ öğrencileri için?
M.Karaca: Zamanla olacak bu. Şimdi 3-4 aydır bayağı yoğunduk kurumsal yapıyı hayata geçirip yavaş yavaş projelere geçeceğiz. En büyük sıkıntı yoğunluktan dolayı oldu. Ben diyalogsuzluk taraftarı değilim. Benim hocalığımdan da biliyor öğrencilerim. Gençlerle aram çok iyidir. Mesela sosyal medya önemli bir şey orada da daha aktif olacağım.
İTÜ24: Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi İnşaatı ve Dijital Türkiye Üssü projesine bir müdahaleniz oldu sanırım neydi o?
M.Karaca: Kampüsün kırmızı çizgileri olmalı. Yeri biliyor musunuz nerede olacaktı: Toprak sahanın orası. Sadece toprak saha değil tüm yeşillik gidiyor. Havuz ve yeşil alan gidiyor. Ve okulun en güzel yeri orası. O toprak sahada herkesin bir anısı var. O alanı daha farklı kurgulamak lazım. Çevreye saygıdan dolayı bunu durdurduk. Ayrıca mümkün olduğu kadar ağaç kesilmeyecek.
Bu tür şeyler insanlarla tartışılmıyordu, öğrencilerle öğretim üyelerine anketle soracağım ben yeni yapılacağı yeri, hangisi olsun neresi olsun diye.
İTÜ24: İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi açılması kararı vardı. O süreçte bir değişiklik olacak mı?
M.Karaca: Teknik üniversite hep yatay büyüdü aslında dikey büyümesi gerekir. Mesela 13 tane fakülte var yeni yeni problemler demektir bu. Fakültelerin böyle bölünmesi kaynak israfıdır. Bildiğiniz üzere İTÜ Berlin Teknik üniversitesinin yapı olarak bir kurgusu halindedir. İdari yapılanmaları da aynı, 2 Sene önce Berlin Teknik Üniversitesi rektörüyle beraber yemek yemiştik, yapılaşmayla ilgili ne yaptınız diye sordum, daha etkin yönetebilmek için fakülte sayısını 5’e indirdiklerini söyledi. Bu konuda da benim engellediğim düşünülüyor ama değil bu teklif gittiğinden beri YÖK onu gündeme almadı. Yani Sosyal bilimler fakültesi YÖK’ten geçmedi. Sadece ekonomi bölümü var şuan YÖK’ten geçen. Ama yeterli altyapı hazırlanırsa Sosyal Bilimler ile ilgili bir fakülte neden olmasın İTÜ’de. MIT’de sosyal bilimler var ve hiçte bir sıkıntı yok.
İTÜ24: ODTÜ’de yaşanan olayların ardından yaptığınız kınama açıklaması tüm İTÜ camiasından çok tepki aldı. Biz de İTÜ24 olarak bu konuda bir anket yaptık. 2000’e yakın öğrenci katıldı ve %95’in üzerinde bir oranla yaptığınız açıklamanın doğru olduğunu düşünmüyorlar. Neden böyle bir açıklama yaptınız?
M.Karaca: Orada bildiriyi iyi okumadılar galiba bu arkadaşlar. Tamamen şiddete karşıyım ben. Her türlü şiddete karşıyım. Polisin yaptığı şiddette yanlıştır öğrencinin yaptığı şiddette yanlıştır. Bakın ben 1977 Gümüşsuyu baskınında dayak yedim. En acısı da şu oldu en çok şuna üzüldüm: ODTÜ’yü kınıyoruz kelimesi diye bir şey yok ki metnin içinde sadece ve sadece şiddeti kınıyoruz dedik. Göktürk uydusunun fırlatılma olayından, bu başarılı olaydan daha ön plana çıktı bu olaylar. Ama ben bunu sağlıklı buluyorum. Üniversitelerin tartışılması konusu gündeme geldi. Üniversite mensuplarının sorunları umarım çok daha fazla konuşulur. Ben bunların olmasını da hayırlı görüyorum. Her bir musibet bin hayıra vesile olur derler ya büyüklerimizden duymuşsunuzdur. Sağlıklı görüyorum bu tartışmaları bu yüzden.
Ben oraya Mehmet KARACA olarak imza attım. Oraya yazdıklarımın arkasındayım ben. Oraya İTÜ Rektörlüğü olarak yazmadım ben. Kişisel bir açıklama. Ben senatoyu toplayıp karar da alabilirdim. O bildiriyi aslında doğru okumak lazım. Hiç alınmadım ben hiç önemli değil eleştirmek en tabii haktır. Onlar eleştirecekler biz kendimizi yönlendireceğiz.
İTÜ24: Metinde hiç polis şiddetinden bahsedilmiyor ama. Sanki sadece öğrenciler tarafından yaratılmış bir şiddetten bahsediliyor gibi.
M.Karaca: Bildiride eksiklikler olabilir, o metin birkaç telefon trafiğinde sürekli gitti geldi, ama tümüyle içime sindirdim mi? Hayır sindirmedim. Ama bir konsensüs oluşturuldu arkadaşlarla.
İTÜ24: Rektörlük olarak şu andaki öncelikli projeler neler? Kütüphane binası ile değişikliklerle ilgili söylemleriniz konuşuluyor. Neler olacak?
M.Karaca: Şimdi düğmeye başladık projeyi bekliyoruz. Önceliklerimiz kütüphanenin büyütülmesi ve kitap sayısının artması. Hedefimiz 4 yıl sonra mevcudun iki katına çıkarılması. Tabletlere katalog arama sistemi kuracağız ayrıca.
Şuan ki kütüphanede tuvalet sorunu var. İki tane tuvalet yeri var ve akşam orada kaldıklarında bu ihtiyaç büyük bir problem oluyor. O yüzden de İTÜ Mezunları Derneği’nin 1773 satış mağazasının yerini Merkezi Derslik Binası’na taşıyıp hem daha görünür bir yerde satış yapmalarını sağlayacağız hem de o kütüphanedeki o bölümü ihtiyaçlar için düzenleyeceğiz.
RÖPORTAJIN 2. KISMI
İTÜ24: Eski kütüphane binasının olduğu yerde(Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nin aşağısında kalan camlı bina) Student Union yapılması projesi ne durumda?
M.Karaca: Projesini Danışmanım Sinan Bey çiziyor şu an o bölgenin. Yabancı Diller Yüksekokulu’nu buraya taşıyacağız. Kültür ve Sanat Birliği’ni ve Fen-Edebiyat Fakültesini de içine alarak büyük bir yapı kuracağız orada. Kompleks halinde yabancı diller yüksekokulu, öğrenci merkezi ve konferans salonları beraber olacak. Bunu projesi şu anda çiziliyor.
İTÜ24: Mevcut binalarda deprem dayanıklıkları konusunda büyük sıkıntılar olduğu söyleniyor. Bu konuda bir çalışmanız olacak mı?
M.Karaca: Var evet, olanları mecburen yıkacağız. Islah etmek yapmaktan daha pahalıysa yıkıp yeniden yapacağız. Derdimiz binalara kimlik kazandırmak, bunun için Elektrik-Elektronik Fakültesinden başlayacağız. İnsanlara anket olarak açacağız hangisine karar veriyorsunuz diye ona göre yapacağız. Oraya çağdaş yazmakla olmuyor. Çağdaşlık, icraatla olur. Aslında onun ingilizcesi çok daha hoş: “Pioneer in ages”, yani asırlardır öncü diyor. Teknik üniversiteye yakışan da budur.
İTÜ24: Kampüsün genel planlaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Peyzaj, trafik düzeni gibi konularda kampüsümüz yap-boz tahtası gibi. Başka üniversite kampüslerine imrenmeyeceğimiz bir görünüme kavuşacak mı?
M.Karaca: Kullanıcı geri beslemesi burada yok maalesef, tabanı dinleme geri beslemesi yok. Öğrenciden dışarıdan gelen insana kadar herkesin dinlenmesi lazım, yani geri beslemeden kastım şu, 5 yaşındaki bir çocuktan bile öğreneceğin çok şey olabilir. Kullanıcı gözüyle bakmak gerekir. Kampüste yürümeyenler, araba kullanmayanlar kampüsü kurgulamaya çalışıyorlar hep hata bundan dolayı oldu. Kullanıcı memnuniyeti çok önemlidir. Mesela, fakültelere araçla ulaşılamıyordu Kampüsün ortasındaki anayol kapatıldığı için. Biz yolu açıp hem ulaşımı sağladık hem bumperları(hız kesicileri) yaptık, şimdi üçüncüsünü de aşağı yapılmasını istiyorlar.
İTÜ24: Rektörlük seçim bildirgenizde İngilizce eğitimin yeniden masaya yatırılacağını belirtmiştiniz. Atanmanızın ardından da bu konuda söylemleriniz oldu. Şu anda %30 ve %100 ingilizce programlar var. Bu sistemde ne gibi değişiklikler olacak?
M.Karaca: Verdiğim sözü tutacağım. Ciddi olarak bir tanesinden birini seçsinler artık, her ikisini de götüremeyen bölümler var. İkili olmayacak. Şu açık çeki de vermek istiyorum: Her bölüm için en az birkaç tane yabancı öğretim üyesi almayı garanti ediyorum. Karar verilirse seneye uygulamayı düşünüyorum.
İTÜ24: Uluslar arası sıralamalarda İTÜ’nün dalgalanan bir durumu var. Birkaç yıl önce Türkiye’nin en iyisi durumundaydık. Son listelerde ise bazı sıralamalarda önemli rakiplerimize geçildiğimiz görülüyor. Üniversite adayları da bu sıralamalara önem veriyor. Önümüzdeki dönemde bizi akademik anlamda da bir yükseliş bekliyor mu?
M.Karaca: Tabi, o zamanla olacaktır. Uluslararası sıralamalar öğrenci çekiminde de büyük rol oynuyor. Ama ben bir soru az çözmüş öğrenciye kötü öğrenci diyemem ki. ÖSYM’de de sanırım köklü bir değişiklik yapılacak sınav sisteminde. Seneye yayacaklar ve birkaç sınav yapıldıktan sonra bu sınavların en yükseği alınacak diye duydum.
Sıralamalar da çok hızlı değişir. Burada çalışan öğretim üyeleri ve öğrenci memnunsa daha üretken hale geliyor. Bunların daha üretken hale gelmesi için temel sorunların çözülmesi gerek. Bence en büyük problem budur. Hala yapılaşmayla ilgili problem çözülmüş değil. Hala bina yapmayı konuşuyoruz. Evet, tamam olmalı ama bunun yüzdesi bu kadar büyük olmamalı. Rakip üniversitelerimiz bu tür yapılaşma sorunlarını bitirmişler. En acı tarafı bu. En azından benden sonra gelecek yöneticilere bu tür sorunları bırakmak istemiyorum. Bütün derdim o benim.
İTÜ24: Uzun süredir gündemde olan 50/D konusu var önümüzde. Araştırma görevlileri bu sorunun çözülmesini bekliyorlar. Çözümü görecek miyiz?
M.Karaca: Bunun arkasında farklı bir şey var sanki. Neden ODTÜ’de Boğaziçi’nde bu konuda bir şey denilmiyor. Yıllardır aynı uygulama hatta daha serti var. Ben öyle tahmin ediyorum bu işi böyle germeye çalıştılar. İşin kötü tarafı şu bunun zamanla daha önceden yapılması lazımdı, kurumsal bir yapı oturtulduğu zaman. Geçiş Döneminde tam biz müdahale etmek zorunda kaldık devraldıktan sonra ilk büyük problem olarak karşımıza geldi. Sıkıntı orada başladı. Şu anda biliyorsunuz geçici olarak bir komisyon kuruldu. Hatta komisyona her iki tarafta da en uç düşüncelerde olan kişiler alındı. Kıstaslar belirlendi ve o kıstaslara göre bazıları 33A kadrosuna geçirildi. Ben işimi yapıyorum burada. Bende şirin gözükebilirdim. Bütün asistanları 50D’den 33A’ya geçirebilirdim. Tribünlere oynardım.
İTÜ24: Tüm mağdurları 50/D’den 33A’ya geçirmek tribünlere oynamak mı sizce? 33A için belirlenen şartların neredeyse yardımcı doçent olma şartları kadar ağır olduğunu söylüyorlar?
M.Karaca: Bana göre tribüne oynamak. Bu üniversitesinin geleceği için önemli. Benim yaşımda şuanda 33’te asistan olan kişiler var. Kadro işgalidir bu. Siz yeni bitiren bazı parlak öğrencileri yeni bölüme kadro işgali nedeniyle alamıyorsunuz. Diğerleri kadroda bulunuyor bakanlık da yeni kadro vermiyor. Ben işsiz kalmalarına üzülmüyor değilim, üzülüyorum. Onun içinde bir çözüm arayacağım. Ortalamaya baktık biz 6,5 yıl içinde bitiyor doktoralar o yüzden ben 6 ay ek süre istedim YÖK’ten. YÖK’te ikiye bölündü o konuda ama vermediler o şansı. Vermedikleri için de biz de mecburen düğmeye bastık. Komisyonun kararlarına zerre müdahalem olmadı birçok asistan 50D’den 33’e çevriliyor şu anda.
İTÜ24: Güvenlik personeli sayısında artış olmadığını söylüyor rektörlük. Ancak öğrenciler de genellikle güvenlik sayısında artış olduğu söyleniyor? Niye daha fazla görüyoruz güvenlikleri?
Yok yok hayır olmadı. Bakın her gün burada olay duyuyoruz. Genç kızlara saldırılar. Köpek saldırıları gündemde, Günde en az 1 tane eposta geliyor. Köpekler ve genç kızlara tacizlerle ilgili. Buranın aydınlatılması ile ilgili de bir sorun bulunmakta. Bir projeyle ele aldık tümüyle kampüsün daha ciddi şekilde aydınlatılması gerekiyor. Güvenlik sayısında kesinlikle artış olmadı sadece biraz ciddiyet geldi giriş çıkışlara. Üniversiteler aslında toplumun bir parçası gönlümde yatan şu hiç duvar olmaması lazım. Ama kötü tarafı daha hazır değiliz buna. Duvar bile olmamalı aslında. Toplum buradan faydalanmalı. Yavaş yavaş öğreneceğiz bunları.
İTÜ24: Hakkınızdaki söylentilerden bahsedelim biraz. Mimarlik Fakültesi için günah mabedi dediğinizi söylüyorlar. Bir de sizin ağzınızdan duyalım?
İspat etsinler istifa ederim. Aşırı derecede bir dedikodu mekanizması var. Bunlardan törpülenmesi lazım. Üzüntü verici bir şey bir yerlerden besleniyorlar. Negatif olabilirler bize karşı ama doğru eleştirsinler.
İTÜ24: “İTÜ Rektörü eski rektörler hakkında katli vaciptir” dedi diye yazdılar bazı yerlerde?
İnsaf ya bu kadar olur. Ben Faruk Bey(Eski İTÜ Rektörü Faruk Karadoğan)le burada beraberdim daha geçen gün. Faruk Beyle epey sohbetimiz oldu hatta Faruk Bey ilk icraatlarımızdan övgüyle bahsetti. Gülsün Hanım(Eski İTÜ Rektörü Gülsün Sağlamer)la da görüştüm birkaç defa. Nasıl öyle bir şey diyebilirim insaf ya. Acı tarafı şu 20. Seneyi devirdim yöneticilikte. Çok farklı kademelerde bulundum nasıl böyle bir şey söyleyebilirim. Mümkünatı yok. Yani ben o köşe yazısını da gördüm isim verseydi tabi ben tekzip edecektim. Çok ayıp bu bir yerlerden yazdırıldığı çok net belliydi. Ve kurgusu olmayan bir yazıydı. Ciddiye bile almamak lazım. Mesela benim sanat düşmanı olduğum söyleniyor. Bizzat şu an İlhan Koman’ın heykellerini buraya getirmek için uğraşıyorum. 4 aydır uğraşıyorum. Hatta bazı yerlere onun eserlerini koyacağız. Aşağıyı(Rektörlük Binası’nın giriş katı) sergi alanına çevirmeyi düşünüyorum insanlar biraz daha sanatla haşır neşir olsunlar diye.
İTÜ24: Son olarak neler söylemek istersiniz öğrencilere sizi nasıl bilsinler, nasıl tanısınlar?
Dedikodulara inanmasınlar. Görecekler benimde nasıl bir insan olduğumu zaten bilen biliyor. Ön yargılardan arınsınlar. Ve geleceklere daha umutlu baksınlar. İTÜ Maalesef hak ettiği yer de değil müthiş bir potansiyeli var her yönüyle. Bu potansiyelin daha aktif hale gelmesi gerekiyor. Bizim de yönetim olarak amacımız görevimiz bu. Yavaş yavaşta görecekler zaten acele etmesinler. İtidalli olsunlar eleştirsinler ama yapıcı eleştirsinler. Açığız her türlü eleştiriye.
Şöyle bir şey anlatayım; kar yağdığı gün bir twit aldım Rektörün arabası geçti üzerime çamur fırlattı diye. Çok ayıp ya rektörlük şöförü buradaydı ve garaja koydu arabayı öğleden sonra hiç çıkmadı. Bende çıkmadım dışarıya. Doğru bilgiye inansınlar. Bu tür şeylere prim vermesinler üzülüyorum. Popülizme özellikle izin vermesinler. Bana ulaşamayabilirler belki ama rektör danışmanlarıma veya iletişim ofisine Burak Bey(İletişim Merkezi Koordinatörü Burak Yedek)e her şeyi iletebilirler. Eleştirilmezse ilerleme olmaz. Buda’nın lafı aklıma geliyor: “Üç şeyi kapatamazsın birisi ay, biri güneş ve gerçek.” Bunu görecek insanlar.