İTÜ'den "Nuh'un Gemisi" araştırması: Nuh’un Gemisi’nin esrarı çözülebilecek mi?
İstanbul Teknik Üniversitesi ile İbrahim Çeçen Üniversitesi arasında bir süre önce imzalanan "Akademik İşbirliği Protokolü" ile başlayan araştırma çalışmaları kapsamında İTÜ Rektör Yardımcısı ve Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral, Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emin Çiftçi, Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Karaman, Jeofizik Mühendisliği öğretim üyeleri Doç. Dr. Tuna Eken ve Doç. Dr. Şener Özdamar, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsünden Doç. Dr. Bülent Arıkan ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden Doç. Dr. Muhittin Karaman'dan oluşan akademisyen grubu Ağrı Dağı'nın Telçeker köyü yakınlarında bulunan ve Nuh'un Gemisi'ne ait kalıntıların olduğuna inanılan alanda araştırma çalışmalarına başladı. Her geçen yıl artan toprak kayması tehdidinde olan kalıntıda dev yarıklar oluştu. Toprak kayması nedeniyle yapısında bozulmalar oluşan kalıntıda bilimsel araştırmalar için alanda incelemeler yapıp bölgenin toprak ve taş yapısıyla ilgili bazı numuneler alan akademisyenler, laboratuvar incelemelerinin ardından projenin yol haritasını hazırlayacaklar.
Uzun senelerdir farklı ekip ve uzmanlar tarafından bölge ziyaret edilip çalışmalar yapılmış. Kapsamlı ve alanında uzman 'Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Araştırma Ekibi' şu ana kadar dünyada yapılmış olan bu anlamda ilk ve en önemli araştırmaya imza atmış olacaklar.
"Çok yoğun bir inanç turizmi potansiyelini bünyesinde barındırıyor"
İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Kumral, iki üniversite arasında yapılan iş birliği kapsamında, kentin çok yoğun bir inanç turizmi potansiyelini bünyesinde barındırması açısından Nuh'un Gemisi ile ilgili projenin önemli olduğunu ve hayata geçirilmesi kararı alındığını belirtti. Alanda yaptıkları çalışmalardan bahseden Kumral, "Ekiplerimiz belirli noktalarda ayrıldılar. Üç boyutlu numunelendirmeler yapıldı. Gemi şeklindeki formasyonun yukarıdan aşağıya doğru örneklendirilmesi yapıldı. Bölge tamamen gezildi. Jeoarkeolojik çalışma yapan hocamız tarafından da bölgeden bazı bulgular ortaya kondu. Yatay yönde de örneklemeler yapıldı. Bu örneklemelerin öncelikle mineralojik olarak ve jeokimyasal olarak incelemesi yapılacak, 'Bu yapının içinde herhangi bir organik madde var mı, yok mu veya gerçekten diğer ortamlardan farklı mı, değil mi, genel jeolojik yapı ve jeokimyasından farklı mı, değil mi?' gibi soruların cevapları aranacak." ifadelerini kullandı.
Yapılan çalışmaları anlatan ve Nuh'un Gemisi'nin küresel çapta ilgi uyandırdığını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Kutsal kitaplarda Nuh'un Gemisi'ne yer verilmiştir. Kaynakların büyük çoğunluğunda da Ağrı Dağı ve çevresine dikkat çekilmesi çok yoğun bir inanç turizmi potansiyelini bünyesinde barındırmaktadır. Günümüzde inanç turizmiyle ilgili gelen gruplar bulunmaktadır. Özellikle Avrupa ülkeleri ve Amerika'dan çok ciddi bir ilgi vardır. Zaten bu alanda ilk çalışmaları Avrupalılar başlatmış, 1829'da Johann Jacob Friedrich Wilhelm Parrot, Nuh'un Gemisi'nin kalıntılarını aramak için Ağrı Dağı'na tırmanmıştır. Biz bu çalışmalara üniversitelerimiz bünyesinde el attık. Bundan sonra da umarız sonuçlarıyla birlikte gerek Ağrı gerekse ülkemiz açısından inanç turizmi potansiyeli bakımından büyük bir potansiyelin açığa çıkmasının anlamına geliyor. Bununla ilgili çok çeşitli çalışmalar var. Avrupalıların çok yoğun ilgi gösterdiğini biliyoruz. 2008 yılında Hong Kong'dan bir grup araştırmacı Ağrı Dağı'na çıktı. Burada bir mağara bulduklarını, içinde Nuh'un Gemisi'ne ait olduğunu iddia ettikleri tahtaları basınla paylaştılar. Tabi buldukları tahtaların Nuh'un Gemisi'ne ait olup olmadığı tartışmalı bir konu ama sonuç açısından başarılı olduklarını düşünüyoruz. Geri döndükleri Hong Kong'da Nuh'un Gemisi Müzesi yaptılar ve en son baktığımda 7 milyon üzerinde ziyaretçi almışlardı. Bunu da ekonomik anlamda, inanç turizmini orada devreye koydular. Ülkemizin geri kalmış yörelerinden olan Ağrı'nın ciddi bir potansiyeli var. Bizim amacımız da üniversite olarak bunu açığa çıkarıp, burayı inanç turizm merkezi haline getirebilirsek, Ağrı'nın ve ülkemizin ekonomisi ciddi anlamda canlanacaktır diye düşünüyoruz. Kurmuş olduğumuz bu proje ekibi bilimsel donanımı olan akademisyenlerden oluşmaktadır. Hocalarımız alandan numuneler aldı. Bu numuneler İTÜ'nün laboratuvarlarında değerlendirilecek ve önümüzdeki süre içerisinde de yapılması gerekenler proje şeklinde ortaya konulacak"
Alınan toprak ve taş örnekleri, İTÜ'nün laboratuvarlarında sistematik olarak değerlendirilecek
Bir televizyon programına katılan İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi ve arkeolog Doç. Dr. Bülent Arıkan, Ağrı ve çevresinde arkeoloji olarak daha fazla çalışılması gerektiğini aktararak, "Benim kendi uzmanlık alanım olan yer bilimleri ve arkeolojinin kesişimi olan jeoarkeoloji alanında da özellikle yakın çevrede bulunabilecek olan kültür enformasyonlarına baktık ve araştırdık. Ekip üyelerimizle burada bazı değerlendirmelerde bulunduk. Projemizin ileri safhaları için özellikle disiplinlerarası yöntemlerle çalışılabilecek alanları tespit ettik. Bu disiplinlerarası çalışmanın içine girecek olan çalışma kolları ve bilim dallarını kararlaştırdık. Bu anlatı ne kadar gerçek bilmiyoruz, insanların inancını sorgulayamayız. Ama ölçek önemli ve hikayelerde anlatılanlar bu olayın bölgenin üstünde neredeyse global düzeyde olduğu yönündedir. 1987’de bölgede yoğun bir çalışma yapıldı, o dönemde yeraltı radar uygulaması yapılıp kamara olabileceği düşünülen boşluklar olduğu söyleniyor. Bizim ilk amacımız sınırı belirleyen kayaların incelenmesi ve fosil izi aramak olacak. Yapının kenarında yüksek seviyede erozyon var, kenarındaki kayaçların akmasıyla erozyona daha dayanıklı olan bu formasyon kalmış olabilir. Jeolojik yaklaşım bu. Eğer bu kültür yapısıysa içinde çok düzenli yaşama alanı, kültüre dair alet edevatın kalıntılarının bulunması gerekir. Sınırın belli hatlarından alınan toprak ve taş örnekleri, İTÜ'nün laboratuvarlarında sistematik olarak değerlendirilecek ve önümüzdeki süre içerisinde de yapılması gerekenler proje şeklinde ortaya konulacak. Eğer gemi formasyonu olduğu anlaşılırsa çevresinde arkeolojik yerleşme izi aranacak. Tabi bu sürecin gerekli araştırma izinleri çerçevesinde geniş çaplı olması gerekir. Uzun soluklu bir çalışma olacağı kesin.” şeklinde konuştu.
Nuh'un Gemisi'ni arama çalışmarı 193 yıl öncesine dayanıyor
Ağrı Dağının zirvesine ulaşan ilk araştırmacı olan Alman bilim adamı Frederic Parrot'ın 1829 yılında 7 arkadaşıyla yaptığı arama tırmanışlarının sonunda gemiyi bulamadığını belirtmesinin ardından çok sayıda bilim adamı gemiyi aramak için Ağrı Dağı'na çıktı. Nuh'un Gemisi'nin Ağrı Dağı'nda olduğuna inanarak gemiyi arayanlar, neredeyse 200 yıldır bunu sürdürüyor.
- Her ne kadar 1600'lü yıllarda bir keşişin gemiyi arayarak bir parçayı da yanına aldığı iddiası yer alsa da resmi kayıtlara göre Nuh'un Gemisi'ni aramak üzere 20 Ağustos 1829'da Ağrı Dağı'nın zirvesine ulaşan ilk araştırmacı Alman bilim adamı Frederic Parrot oldu. Parrot, Nuh'un Gemisi'nin Ağrı Dağı'nda bulunduğunu öne sürerek biri Rus, 6'sı Alman 7 arkadaşı ile zirveye ulaştıktan sonra dönüşte, gemiyi bulamadığını ama izlerine rastladığını iddia etmişti. Ağrı Dağı'na daha sonra da arama tırmanışları gerçekleştirildi.
- 1916 yılında Vladimir Roskovski adlı bir Rus pilot, Ağrı üzerinden uçarken bir gemi kalıntısı gördüğünü iddia ederek konuyu yeniden gündeme getirdi.
- "Believe it or not" programının ünlü yazar ve çizeri Robert Ripley'nin de aralarında bulunduğu bir grup Nuh'un gemisi keşif seferine çıktı.Bu seferin amacı, Ferdinand Parrot'nun Ağrı dolaylarındaki küçük Ermeni manastırında gördüğünü ileri sürdüğü, Nuh'un gemisinin tahtasından yapılan haç iddiasıyla ilgili gerçeği öğrenmekti. Bu seferden sonra, bu kez 1950'de haçın gerçekten görüldüğü savı ortaya atıldı.
- İkinci Dünya Savaşı'nda Amerikan pilotları Ağrı Dağı üstünden sayısız uçuşlar yaptı. Müttefikleri olan Rus Kızıl Ordusu'na malzeme ve yiyecek taşıdılar. Yine o yıllarda pek çok raporda Nuh'un gemisinin görüldüğü bildirildi. Bu raporlardan biri, 1943 yılında ABD ordusunun yayın organı olan "Stars and Strip" adlı dergide yayımlandı. Rus pilotları da gemiyi karlar buzlar arasında gördüklerini belirtiyorlardı.Savaşın ardından barış imzalanmasından sonra Rus pilotları tekrar tekrar Ağrı üzerinden uçtu. Nuh'un gemisiyle ilgili çalışmalarını sürdüren Errol Cummings, bu konuda Doktor Donald Liedmann'la konuştu. Doktor Liedmann'ın önde gelen özelliği, Rusların bu uçuşları üzerinde ilk elden bilgi sahibi olmasıydı.
- 1952'de, Orta Doğu'da çalışan Amerikalı bir mühendis de Ağrı Dağı'nda Nuh'un gemisini gördüğünü söyledi. George Jefferson Green adlı bu mühendis, helikopterle keşif uçuşu yaptığı bir sırada gemiye rastladığını belirtti.Green çok geçmeden Orta Doğu'daki görevinden alınıp İngiliz Guyanası'na yeni bir görevle atandı. Maden işinde çalışırken bilinmeyen kişilerce öldürüldü. Bu arada kaybolan eşyaları arasında Nuh'un Gemisi'ne ait olduğunu söylediği fotoğraflar da kayboldu.
- 11 Eylül 1959'da Milli Müdafaa Vekaletine bağlı Harita Müdürlüğünde görevli binbaşı İlhami Durupınar da Ağrı Dağı'nın 4000-4500 metre yükseklikten çekilmiş fotoğraflarını incelerken Nuh'un Gemisi'ne çok benzeyen bir oluşum var olduğunu ileri sürdü.Tanınmış fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in Nuh'un gemisiyle ilgili başından geçenler de tam o dönemde yankı buldu. Çizilen bu haritayla ilgili olan röportajı Güler, anılarında şöyle aktardı:"Ben gazetecilik hayatım boyunca çok önemli üç iş yaptığıma inanıyorum. Bunlarla insanlık tarihine hizmet ettiğimi sanıyorum. Birincisi Nuh'un Gemisi röportajıdır, 1960 yılında yapmışımdır. Harita Genel Müdürlüğü'nde bir harita çizilirken Ağrı Dağı'nda çekilmiş bir fotoğrafta bir iz tespit ediliyor, 'bu olsa olsa 'Nuh'un Gemisi'dir' deniyor. Türk Ordusu bu fotoğrafı basılmak üzere Hayat mecmuasına hediye ediyor, ama bunun dışında hiçbir bilgi yok. Bunun üzerine ben röportaj için gidiyorum. Ordu, askeri bir uçak veriyor. Karadan da çok sayıda asker arama faaliyetlerine katılıyor. Havadan toplam dokuz dalış yaptıktan sonra bir ize rastlıyoruz, ben ve yanımdaki pilot. Gördüğüm, fotoğraflarını çektiğim şey eğer Nuh'un Gemisi ise, bunu dünyada ilk gören Ara Güler'dir. Bu röportaj tüm dünyada 100'ün üstünde sattı, röportajı Magnum dağıttı.”
- Nuh'un Gemisi'ni bulmak amacıyla dağa çıkanlardan biri de Ay'a ilk ayak basan astronotlardan James Irwin. Irwin ve arkadaşları da Nuh'un Gemisi'nin Ağrı Dağı'nda olduğunu ileri sürerek araştırma yaptı. Ancak, Irwin de Nuh'un Gemisi ile ilgili somut bir bulgu elde edemedi.