Yüzde 100 yerli sivil helkopter, insansız helikopter, insansız araç, elektrikli araç, LPG dizel motoru ile piko ve haberleşme uyduları üreterek Türkiye'de ilklere imza atan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) çalışmalarının meyvesini almaya başladı. Özel bir savunma şirketi üniversitede tasarlanan insansız helikopter için 5 sipariş verirken, bir başka özel şirket de LPG dizel motorunu ürettikleri traktörlerde kullanmaya başladı. TÜMOSAN şirketi, Türkiye'nin ilk yerli otomobilini üretmek için İTÜ'ye Ar-Ge teklifinde bulundu. Bunun yanı sıra TÜRKSAT, ilk nano haberleşme uydusunu yapmak için de yine İTÜ ile anlaşma imzaladı.
Türkiye'de bilim ve teknoloji alanında çığır açan geminin kaptanı Rektör Prof. Dr. Muhammed Şahin ise üniversitenin hedef büyüttüğünü kaydetti.
SIRADA DÜNYANIN İLKLERİ VAR
"Sadece Türkiye'nin değil dünyanın ilklerini de yapmak için çalışıyoruz" diyen Şahin, 4-5 yıl sonra araştırma ve çalışmalarıyla İTÜ'nün dünyada hayret edilecek noktaya geleceğini söyledi. Dünyanın MIT'si değil, dünyanın İTÜ'sü olmak istediklerini ifade eden Şahin, hedeflerini BUGÜN'e anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da üretilmesi için çaba sarf ettiği yerli marka otomobilden başlayalım. İTÜ bu sürece nasıl katkı sağlıyor?
Yerli otomobili hangi firma yapacaksa mutlaka bir üniversitenin Ar-Ge desteğini almak zorunda. Biz de bunu verebilecek güçteyiz. Yakın zamanda TÜMOSAN yetkilileri üniversitemize gelerek hem motor hem yerli otomobil üretimi için görüştü. Bu şirketle işbirliğimiz 2005'te başlamıştı. İlk LPG dizel motorunu onlara yaptık. Üniversiteyle işbirliğinin önemini kavramış olan bu şirket, üniversitemizi Ar-Ge merkezi olarak değerlendirmek istiyor. Dışarıdan teknoloji transfer edip kopya çekeceğine, kendi ülkesindeki üniversiteye Ar-Ge desteğini vererek ilklere imza atmak istiyor. Aynı şekilde Türkiye kendi tankını üretmeye başladı ama motorunu dışarıdan alacak. Biz motorunu da Türkiye'de üretmek için çalışıyoruz.
İNSANSIZ HELİKOPTER İÇİN 5 SİPARİŞ
Türkiye'nin ilk yerli helikopteri Arıkopter'in prototipi 2012'de tamamlanacak. Helikopter, 8 kişilik ve sivil kullanım amaçlı olarak tasarlanmıştır. Geçen yıl tamamıyla üniversitenin imkanlarıyla insansız helikopter yaptık. Şimdi bir savunma şirketine 5 adet, insansız prototip helikopter yapıyoruz. Türkiye'nin ilk piko uydusundan sonra TÜRKSAT ilk nano haberleşme uydusu yapmak için bizimle anlaşma imzaladı. LPG dizel motorumuzu, özel bir şirket ürettiği traktörlerde kullanmaya başladı. İnsansız aracın ardından elektrikli araç da yaptık. Araştırma ekibimiz elektrikli aracımızı yakın zamanda İstanbul'dan Edirne'ye şoförsüz götürmek için çalışmaktadır. Artık çalışmalarımızın meyvesini almaya başladık.
DİJİTAL TÜRKİYE ÜSSÜ PROJESİ
Özellikle yatırımlarımızı Ar-Ge'ye yönlendiriyoruz. 25 bin metrekarelik Teknokent'te çalışan sayısı şu an 2 bin. Mayıs 2012'de tamamlamayı hedeflediğimiz Ar-Ge alanımız 75 bin metrekare. Bu alanın bir bölümünde "Akademik Kuluçka Merkezi" olacak ve burada akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin projelerini hayata geçirebilecekleri bir ortam oluşturulacak. Bunun yanı sıra Dijital Türkiye Üssü projemiz var. Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği'yle (TÜBİSAD) başlattığımız bu projede Türkiye'nin en büyük bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerini burada toplayacağız.
DÜNYADA BİR İLK
Dijital Türkiye Üssü modelini bütün dünya hayranlıkla izliyor. Çünkü bu alanda birbirine rakip ve 50'den fazla Ar-Ge personeline sahip olan birçok uluslararası şirket, sinerji oluşturmak amacıyla bir araya gelecek. İTÜ Maslak kampüsünde yaratılacak bu sinerjinin bilişim sektörüne çok büyük kazançlar sağlayacağı inancındayım. Yaklaşık 60 bin metrekarelik bir Ar-Ge binasına sahip olacak bu projenin dünyada başka bir örneği yok. Bunun yanında, enerji sektörünü de bir araya getirecek "Enerji Teknokenti" projesini de başlattık. Enerji sektöründen 12 büyük şirketle anlaştık, Ar-Ge merkezlerini buraya taşıyacak olan şirketlerin ardından birçok yeni başvuru tarafımıza yapıldı. Bu büyük ilgiyi en iyi şekilde yönetmeye çalışacağız.
10 KİŞİDEN BİRİ İTÜ'DE
Bu saydığım projelerden teknokent ile ilgili olanları 2012 yılı içinde; Dijital Türkiye Üssü projesini ise 2013 yılı içinde bitirmeyi hedefliyoruz. Hedeflerimiz gerçekleştiğinde İTÜ'deki Ar-Ge personeli sayısı 10 bin civarında olacak. Türkiye'deki Ar-Ge personeli sayısı ise 2010 verilerine göre yaklaşık 70 bin. 2013 yılında bu sayının 100 bin olduğunu düşünürsek, Türkiye'de Ar-Ge yapan her 10 kişiden biri İTÜ'de olacak.
OKYANUSU GEÇTİK GÖLDE BOĞULMAYALIM
Türkiye'nin MIT'si değil dünyanın İTÜ'sü olmak istiyoruz. Çok kısa bir süre içinde bu hedefe ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Ancak biz burada İTÜ'yü dünyada öne çıkarmaya çalışırken yardımcı doçentlik kadrolarını almakta sıkıntı çekiyoruz. YÖK Anadolu'daki, özellikle yeni üniversitelere öğretim üyesi kazandırma amacındayken, bizim gibi dünya ile yarışan üniversitelere kadro sıkıntısı yaşatmamalıdır. Okyanusları geçiyoruz ama göllerde boğulmamak için çok çaba harcıyoruz ve zaman kaybediyoruz.
Belli ki karşılaştığınız bazı sorunlar var. Bunu biraz açabilir miyiz?
Artık bazı şeylerin lafta kalmadığını herkes gördü. Şimdi, o lafları icraata geçirme zamanı. Hızımızı artırmamız lazım. Ne yazık ki Türkiye'deki yüksek öğrenimde bazı revizyonlar yapılmazsa 2023 hedeflerimize üniversitelerimizin fazla bir katkısı olamayacaktır.
DAHA FAZLA ÖZERKLİK
Araştırma ve inovasyon yapabilecek üniversiteleri biraz daha öne çıkarmamız gerekiyor. Onlara hem sorumluluk hem daha fazla özerklik vermeliyiz. Amerika'yı yeniden keşfetmek gerekmiyor. Son yıllarda öne çıkan Çin, Rusya, Malezya, Güney Kore ve Singapur gibi ülkelerden ders çıkaralım. Sınırlar kalktı. Yurtdışından yabancı araştırmacılara daha fazla kapı açabilmeliyiz. Mevcut ücretlerle bunu gerçekleştirmek ne yazık ki çok zor. Mesela, İTÜ Makine'den mezun olup Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde profesör olarak çalışan ve kanser konusunda önemli araştırmalar yapan Prof. Dr. Mehmet Toner'in İTÜ'ye gelmesini çok isterim. Ancak, Amerika'da tek başına 50 milyon dolar araştırma bütçesine sahip olan Prof. Toner'e gelin diyebilmem için kendisine çok ciddi bir teklifte bulunmam gerekiyor.
GÖREVİMİZ İHTİYAÇLARA CEVAP VERMEK
Üniversite Ar-Ge'nin yapıldığı yerdir. Bir ürünün prototipi burada üretilebilir, bunun seri üretimini ancak dışarıda bir sanayici yapması gerekiyor. Toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek teknolojik ürünler ortaya koymamız gerekiyor. Dünyada herkesin yaptığını değil, trendlere uygun olarak gelecek ihtiyaçlara cevap verecek yeni teknolojiler üretmeye çalışıyoruz. Teknolojiye ne kadar yeni şey katarsak; Türkiye o kadar fark yaratır. Örneğin araç üretimi konusundaki görüşüm, ikinci bir Mercedes yaratmak değil, önümüzdeki yıllarda daha da öne çıkacak çevreye duyarlı teknolojik araçlar üretmemiz gerektiği doğrultusunda. Ancak Türkiye bu şekilde dünyada fark yaratabilir, öne çıkabilir. İTÜ olarak amacımız tam bir inovatif üniversite olmak.
Dünyamızdaki kaynaklar azalırken insanların beklentileri artıyor. Bizim gibi teknik üniversitelerin görevi azalan ihtiyaçlara rağmen artan beklentilere cevap vermek.
Bütün bu çalışmaların yanında öğrencilerle iletişiminiz nasıl?
Bazen bir grup öğrenci birtakım talepler için imza topluyor. Onlara verdiğim cevap şudur: "Boşu boşuna kağıt israfında bulunmayın, zaman kaybetmeyin. Benim için bir öğrencinin de bin öğrencinin de isteği aynı değerdedir." Her öğrencimizin isteği yerine getirilmeye çalışılıyor. Getirilemiyorsa da nedeni açıklanıyor. Öğrencilerden gelen maillerin hemen hemen hepsine en hızlı şekilde cevap vermeye çalışıyorum. Sosyal medyayı da yoğun programım arasında aktif şekilde kullanarak öğrencilerime rahatlıkla ulaşıyorum.
Tüm bunların dışında öğrenci konseyi başkanımız Üniversite Yönetim Kurulu'nda ve Senato'da temsil ediliyor, fakülte temsilcileri de fakülte kurullarında temsil edilmekte. Üniversiteyi sadece öğretim üyeleriyle değil, öğrencilerimiz ve mezunlarımızla birlikte yönetiyoruz.
Haber: Nesrullah SONAY/ BUGÜN GAZETESİ
30 Kasım: Cüneyt Özdemir Genç Bakış'taTeknoGirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısı