Peyniraltı Edebiyatı Dergisi ile Röportaj

Mühendislik öğrencileri edebiyattan anlar mı demeyin. Oğuz Atay gibi önemli bir yazarın mezunu olduğu bir üniversite olan İTÜ'nün öğrencilerinden bahsediyoruz; edebiyattan anlamaz olur muyuz hiç. Çoğunluğu İTÜ öğrencilerinden oluşan Peyniraltı Edebiyatı Dergisi, bu sorularımıza oldukça net yanıtlar verdi. Edebiyatın zenginlikleriyle dolu olan bu dergiyi, İTÜ24 takipçileri için inceledik ve Peyniraltı Edebiyatı dergisi Genel Yayın Yönetmeni Selim BEKTAŞ ile bir röportaj gerçekleştirdik. Hepimizin merak ettiği önemli soruları kendisine sorduk ve çok güzel cevaplar aldık. İşte o röportaj; 

 
Böyle bir dergi fikri nasıl ortaya çıktı?
 
Peyniraltı Edebiyatı benim yönetmenliğimde ve altı arkadaşımla Şubat ayında kuruldu. Başlangıçta yedi kişi olan ekibimiz şu an yirmi üç kişi oldu. Ekibin çoğu kişisel blogunda zaten yazıyordu. Biz bilgisayar ekranına bakıp okumaktansa kağıda, harflere dokunarak okumayı seviyoruz. Bizim gibi düşünen edebiyat severlerin sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu düşünerek çıkarmaya başladık dergimizi. 
 
'Peyniraltı Edebiyatı' ismi nereden geliyor?
 
Peyniraltı Edebiyatı adının çıkış noktası, belki de bize en çok sorulan soru. Neden böyle absürd bir isim seçtik? Her şeyden önce akılda kalması ve farklı bir dergicilik anlayışı benimsediğimizi derginin ismiyle belli etmek için. 'Peyniraltı suyu tozu' ve 'yeraltı edebiyatı’nın kombine edilmiş halinden 'Peyniraltı Edebiyatı' oluşuyor.
 
Derginin hitap ettiği belli bir kesim var mı?
 
Aslında hitap ettiğimiz belli bir kesim yok, olmamalı da. Bu bir lüks değil ki şu alsın, bu almasa da olur diyelim. Ulaşabildiğimiz kadar insana ulaşmak istiyoruz. Yetmiş yaşında okuyucumuz da var, on beş yaşında da. Bizi mutlu eden şey yelpazemizin bu kadar geniş olması, tüm yaş grupları tarafından dergimizin kabul görmesi.
 
Bu dergiyi çıkarmakla neyi amaçlıyorsunuz?
 
Dergi çıkarmakla temelde çok basit bir şeyi amaçlıyoruz: “okunmak”. Bunun dışında, ülkemizde edebiyat dergisi sayısı oldukça az. Edebiyat dergisi diye yola çıkanların çoğu kültür-sanat dergisi oluyor zamanla. Biz bunu yıkmak istiyoruz; nasıl başladıysak öyle devam edeceğiz. İlk üç sayımızı ücretsiz olarak ulaştırabildiğimiz kadar çok kişiye ulaştırdık. Bir yandan görünür olmak, diğer yandan da okumanın pahalı bir zevk olduğu algısını kırmak istiyoruz.
 
Geleceğe yönelik hedefleriniz neler?
 
Çok yeni bir dergiyiz. Yavaş yavaş bir kemik okuyucu kitlemiz oluşuyor. Öncelikli amacımız edebiyat dünyasında kalıcı bir yer edinmek. İleride devam ettiremezsek veya başka problemlerden dolayı dergi kapansa bile insanların aklında Peyniraltı Edebiyatı isminin kalmasını istiyoruz. Bu bağlamda K Dergisi’ni örnek aldığımız söylenebilir.
 
Her sayıyı bir yazara ithaf ediyorsunuz. Bu sayıda Cemal Süreya var. İlerleyen sayılarda kimleri göreceğiz?
 
Her sayıda incelediğimiz bir yazar oluyor. Yazarla ilgili kitap incelemeleri yapıyoruz, bilinmedik yönlerini ortaya koyuyoruz. O sayıda ele alınacak yazarı önceden belirlediğimizden, sayıda yer alan öykülerde veya şiirlerde yazara atıflarda bulunuluyor. Aynı zamanda ithaf ettiğimiz yazarı bir çizimle kapağımıza taşıyoruz. Cemal Süreya’dan önce Albert Camus, Tomris Uyar ve Yusuf Atılgan’a ithaf etmiştik ilk üç sayıyı. Bundan sonraki sayılarda yine bizi etkileyen, örnek aldığımız yazarlara ithaf edeceğiz dergimizi. Dördüncü sayı için Gezi Parkı olaylarını da inceleyerek, Cemal Süreya ve aynı zamanda Gezi Parkı sayısı haline getirdik. Beşinci sayıda ise Bukowski olacak. Onun çalışmalarına da şimdiden başladık.
 
Mühendislik öğrencilerinin edebiyattan pek anlamadığı söylenir. Siz bu önyargılara rağmen gelişen başarınızı neye bağlıyorsunuz?
 
Aslında bu yanlış bir önerme. Önümüzde kendi okulumuzdan Oğuz Atay gibi muhteşem bir örnek duruyor her şeyden önce. Kendisi edebiyatçı kişiliğinin yanında, iyi bir mühendisti. Topoğrafya kitabı dahi vardır Oğuz Atay’ın. Bunun dışında Cem Akaş, Murat Gülsoy, ve belki de benim için en önemlisi Boris Vian da mühendistir.
 
Bizim bu kadar popüler olmamız da sanırım okurlarımızla kuruduğumuz ilişkiye dayanıyor bence. Gelen tepkileri olumlu/olumsuz değerlendiriyoruz, ne yapabiliriz diye konuşuyoruz. Biz okuyucuya tepeden bakmıyoruz, biz de okuyoruz sonuçta. Gerçi bizi sevmeyenler de çıkıyor bazen. Neyse. Devam edelim. 
 
Dergi ne sıklıkta ve kaç adet basılıyor?
 
Aylık bir dergiyiz. 2000 adet basıyoruz şimdilik. Basılı neşriyatın yanında, önceki sayıların e-dergi versiyonunu da yayımlıyoruz sosyal medya kanallarımızda. 
 
Okuyucular dergiyi nerelerden edinebilir? 
 
İstanbul'da Aziz Kedi Kitabevi, Beşiktaş Alkım Kitabevi, Kadıköy Alkım Kitabevi, Mephisto, Flaneur, Eylül Kitabevi (Aslıhan), Sosyal Kitabevi (AKMAR) ve Kadıköy Sahaf 26/A'dan edinebilirler. 
 
İstanbul'un dışında 20 şehire daha gönderim yapıyoruz.
 
Okurlar size nasıl ulaşabilir?
 
Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyoruz. Yakında websitemiz peyniraltiedebiyati.com da açılacak. Bize;
 
facebook.com/peyniraltiedebiyati
 
twitter.com/peyniralti
 
peyniraltiedebiyat@gmail.com ve peyniraltiedebiyati.tumblr.com adreslerinden ulaşabilirler.
(Selim BEKTAŞ - Peyniraltı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni)
 
İTÜ’den Balkan ülkeleriyle sanat protokolü İTÜ'lülere Gözaltı Şoku

İTÜ'de kulüp skandalı

İTÜ’nün Duayen Hocalarından Prof. Dr. M. Cengiz Dökmeci Hayatını Kaybetti

İTÜ'den uluslararası arenada çifte başarı

Ara tatilde sanat molası: İstanbul’un kaçırılmaması gereken sergileri

arıSanat: 16-24 Kasım