Nerelerdesin Ey Bahar!
Nerelerdesin ey bahar! Tomurcukların bekliyor seni. Karın, yağmurun soğuk yüzüne açmıyorlar yüzlerini. Seni bekliyorlar. Hadi, gecikme!
Aslında hiç gecikmezsin biliriz, zaman döner dolaşır dört mevsiminin içinde yaşatır seni. Sen de ne haylazsın hemen açarsın renk renk dallarda. Hatta yetinmezsin uçsuz bucaksız topraklara salarsın envari tür kokunu. Vızır vızır misafiflerin gelir. Bal kucaklayanı, ötüşüp koklaşanı… Sen ne hoş şeysin öyle. Her anın yenilik dolu.
Bahar gelsin artık , müjdelesin umudu. Baharın umudu dolsun, tüm yaşayan hücrelerimize. Hatta yaşamayanlara da. İşte bana bu kadar bahar dedirten, baharı satırlara taşımaya vesile olan bir şey var. Bir şarkı var. Aslında çok da iyi bir vesile. Sözlerini Ayşe Kulin’in yazdığı, bir Candan Erçetin şarkısı. Adı tabi ki adı‘ BAHAR’. Sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum. Dinlemek isteyen de olursa; http://fizy.com/s/1blkup
Sen bana müjde misin umut musun sevgili
Kim demiş geçti mevsim ufukta göründü kar
Bu kaçıncı bahar sakın sorma sevgilim
Benim yorgun gönlümde aşkının telaşı var
Bu kaçıncı bahar sakın sorma sevgili
Benim olgun gönlümde aşkının telaşı var
Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum
Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar
Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var
Tabiki ben böyle oldugum için bahar
Çünkü sana değdiğinden beri ellerim
Bütün kış dallarında tomurcuklar var
Sen bana vaat misin lütuf musun sevgili
Kim ne derse desin al beni sinene sar
Yaşanmış baharları unut gitsin sevgili
Benim gönül ülkemde bir tek senin aşkın var
Yaşanmış baharları unut gitsin sevgili
Benim yorgun gönlümde bir tek senin aşkın var
Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum
Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar
Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var
Tabiki ben böyle oldugum için bahar
Çünkü sana değdiğinden beri ellerim
Bütün kış dallarında tomurcuklar var
Az kaldı, sabır.
Aslında bahar geliyor gelmesine de bari kıymetini bilelim. Öyle sıradanlaştırıyoruz ki yaşamı. Kapılara alıştırıp, duvarlar arasına itiyoruz masum bedenimizi. Dirseklerimiz bilgisayar masasına yapışıyor sonra da saatlerce onu ordan kurtarmaya çalışıyoruz. Gözlerimizi, kan çanağı olunca hatırlıyoruz. Belimizin imdat çığlığı yükselince artık kalkıyoruz masadan. Yoruyoruz yersiz bedenizi ve tabi ruhumuzu da. Bir neden bulup dışarı çıkınca da; ne yapıyoruz peki? Taksim’in sokaklarını arşınlıyoruz, belki bir maça gidiyoruz hiç olmadı o kocaman alışveriş merkezlerinde dolaşıp duruyoruz. Bu kadardan ancak biz bu kadar oluruz. Bu kadara biz bu oluruz. Hiçbir insan gördünüz mü geleceğinde çok fena şeylerin başına geleceğini hayal eden. Genelde mutlu bir tablo vardır gelecek için. Neyse bu bir tarafa da her tarafı tarih, şıklık kokan güzelim caddeleri, mekanları bomboş bırakıyoruz. Turistler bizden iyi biliyorlar İstanbul’u. Bu da çok acı. [b]İşte bu bahar biraz farklı olsun. Çıkın dışarı, sizi çeken bir yol bulun kendinize. İnanın çok keyif alacaksınız. [/b]
Gerçek tadında bir bahar olması dileğiyle,
Emine YILMAZ
emine@itu24.com