Bir Stadyumdan Fazlası

2008 yılında yapımı tamamlanan ve hizmete açılan İTÜ Stadyumu, öyküsü itibariyle hep siyasi hesaplaşmaların merkezinde yer alarak adından sıkça söz ettirmeyi başardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne metro durağı yapılabilmesi için verilen arazi karşılığında, hiçbir masraf yapılmadan belediyeye inşa ettirilen stadyum, bir üniversite stadyumunun sahip olabileceğinden çok daha fazla popülerliğe sahip. Bu popülerliğin hikmeti ise bahsettiğimiz müteahhitlik meselesinden çok daha fazlasında gizli.

Hafızalarınızı biraz zorlamanızı rica edip, sizi yaklaşık bir yıl önceye götürüyorum; 2 Mayıs 2013 tarihinde İTÜ Stadyumunda konser veren dünyaca ünlü yıldız Justin Bieber, konseri, şovları ve o gece yaşanan acı tatlı bir çok olay ile zihinlerimizde yer almakta. İTÜ Stadyumu; o gün yalnızca konsere katılan 30 bin kişi (hürriyetin haberine göre) ile sınırlı kalmayıp, Tüm Türkiye’ye ve hatta tüm dünyaya kapılarını açmıştı.

Aynı İTÜ Stadyumunda önümüzdeki yaz en az Justin Bieber konseri kadar etkili olacak iki konserin yapılacağını konuşuyoruz bu günlerde: Lady Gaga ve Metallica. Yine tüm Türkiye’den onbinler Maslak’a, İTÜ’ye akın edecekler ve yine İTÜ Stadyumu tüm dünyanın gözünün üzerinde olacağı bu organizasyonlar için kapılarını açacak.

İTÜ Stadyumu ile ilgili bugünlerde konuştuğumuz bir başka konu ise mezuniyet töreni meselesi.

Kullanıma açıldığı günden bu yana mezun olan İTÜ’lülerin, hayata adım attıkları bu en önemli günlerinde (sadece kendi bölümünden değil) tüm arkadaşları ve aileleri ile sevinçlerini doyasıya yaşadıkları törenlerine de ev sahipliği yapmaktaydı İTÜ Stadyumu. Geçtiğimiz hafta rektörlük tarafından yapılan uzunca bir açıklama ile artık törenlerin ayrı ayrı zamanlarda fakülte bazında yapılacağı duyuruluyordu özetle. Gerekçe olarak ise törenin aşırı sıkıcı ve uzun olması gibi geri dönüşler alınması, mezun öğrenciler ve yakınları ile birlikte yaklaşık 15bin kişi için stadyumun kapasitesinin yetersiz kalması ve öğrencilerin kendilerine ait 3 misafir bulundurma hakkının artırılmak istemenmesiydi.

Bu haber sonrası acayip bir tepki oluştuğunu gözlemledim hayretle. Sosyal medyadan yapılan yorumlar da cabası. Düşündüm ve bu kararın alınmasında elbetteki bir art niyet aramak mümkün değil! Düşündüm ve bulamadım!

Milyonlarca kişinin takip ettiği, onbinlerce kişinin katıldığı ve kimsenin burnu bile kanamayan konser organizasyonlarının altından kalkan bir üniversite yönetimi ve stadyum kapasitesi onun yarısı kadar insanın katıldığı bir organizasyonun altından kalkamayacak değil heralde!

Bunun, geçen seneki mezuniyet töreninde yaşanan küçük gerginliğe bağlı olduğunu düşünmüyorsunuz galiba?

Öğrencilerin selamlama yürüyüşü sırasında açtığı pankartlar ve attığı sloganların bu kararda etkili olabileceğini düşünecek kadar komplo teoricisi değilsiniz sanırım!?

Rektör Hocamızın mezuniyet töreni sırasındaki konuşması esnasında ona arkasını dönen öğrencilerin, o sırada alkışlarıyla bu protestoya destek olan tribündeki velilerin, hocamızın kalbini kırmış olup onun da “bundan sonra tören de yok, konuşma da” demiş olabileceğini düşünmek; hele bölüm bazında dereceye giren ilk 3teki öğrenci arkadaşların ödüllerini verirken bir çoğunun tokalaşmak için uzattığı eli havada bırakmasının bu olaylarla bağlantısını kurmaya çalışmak? Ne ilgisi var be?

Mezun olan yaklaşık 5 bin öğrencinin adının teker teker okunması yüzünden törenin uzadığını düşünmek, onun yerine derece alan ilk 3 öğrenciden sonra toplu halde bölüm olarak öğrencileri çağırmanın çok daha verimli olacağı; bununla beraber o törenin özündeki amacın tüm bölümlerden mezunların aynı anda keplerini havaya fırlattıklarında oluşan tablonun güzelliği olduğunu düşünmek bizler gibi basit insanların ortaya koyacağı sıradan fikirlerdir. Öğrencilerin, 4-5 yıl boyunca birlikte okuduğu bölüm arkadaşları dışında; aynı sırayı paylaşamadığı arkadaşlarıyla, üniversitedeki son gününde ve son saatlerinde beraber olup, hayata birlikte atılmak istemesi bir gereksizlikten ibarettir zaten!

Bir kere sizlerin saydığı sebepler yüzünden alınan bu kararlar; öğrencisi, velisi, akademisyeni, çalışanı tarafından daima nefret duygusu ile birlikte anılan ve anılacak olan bir yönetimin eseri olabilir. Böyle bir durum da olmadığı ya da olamayacağına göre?

İTÜ, atanmışlarla, seçilmişler arasında bir turnusol olmayı çok iyi becermiş bir üniversite mi oldu ki, benim işime gelmiyorsa “kökten kapatırım”cı bir anlayışa ayak uydursun ve sorunu kökten çözüp, töreni iptal etsin?

Saçmalamayın lütfen, “İTÜ Asırlardır çağdaş”tır; vardır bi’ bildikleri, siz anlamazsınız!

İTÜ 2025 Mezuniyeti'nden hafızalara kazınan anlar

arıSanat: Temmuz 2025

2024-2025 dönemi İTÜ lisans mezun dereceleri açıklandı

arıKariyer Temmuz: Yapay zekâ kurtarıcı mı, kopyacı mı?

KIM101/E dersinde kartlar yeniden dağıtılıyor