Hazır mısınız... Başlıyoruz...

Eğer bir üniversiteliysen, silkinip kendine gelmek zorunda bırakıldığın; ama senin "üniversiteli olmanın gereği buymuş gibi" ısrarla duruma karşı koyduğun zamana geldik. ‘Final haftası’. 14 haftadır hiç gelmeyeceğini düşündüğün, aklına geldiği bazı durumlarda da "sırası mı şimdi yahu!" diye geçiştirdiğin anın tam ortasındayız. Üstelik 1 haftalık final tatili haftasını da bitirdik; kısaca yumurta kapıya dayandı! Öyle bir periyoda giriyoruz ki şimdi vay halimize; bu öyle iki haftadır ki genç üniversiteliler yaşadığı o mükemmel hayata bir müddet ara vermek zorunda kalacaklar. Kendilerini derslere, kalın kalın kitapların arasına, sayfalarca çekilmiş fotokopilere, uzun ve karmaşık ders notlarına adayacaklar. En azından teoride böyle. Çünkü okumak ve mezun olmak için çabalayan "bilinçli" öğrenciler böyle yapmazsa sonun pek iç açıcı olmayacağını bilir, bilmeyenler de FF leri görünce öğrenecektir. Her dönem aynı şeyi yaşayan grup, küçük bir dejavu yaşayıp olayın sıkıntısını atlatırken, ilk defa yaşayacak olanlar için bu geçiş dönemi sıkıntılı olabilir. İ.T.Ü de iki hafta süren bu zaman dilimine girmeden önce öğrenci milleti afallar, çünkü bir çoğu final tatili haftasını verimsiz geçirdiklerinden artık not toplama telaşına düşer, kütüphanede ders çalışmaya çalışılan ama başarılamayan sabahlamalar gerçekleşir sırf vicdan rahatlaması adına, Fetikopi'de uzun sıralar oluşur, dönen muhabbetler de ‘napıcaz ya?, bi sınav haftası çalışıyoruz bari doğru düzgün çalışalım, ay hiç çalışasım yok ama yaa, sen notu kimden aldın? Sende şu var mı? Ben sana şu notu vereyim sen bana şunu ver…’ şeklindedir. Facebook ve diğer sosyal paylaşım sitelerindeki işlerini bitirip de bir türlü çalışmaya başlayamayanlar, daha finale girmeden ümitlerini kesenler, başka dönem -sanki farklı olacakmış gibi- hallederiz diyenler, bir haftam daha olsaydı kesin hallederdim diye yakınanlar, sürekli saçma sapan şeylerle uğraştığının bilincinde olan, bundan rahatsız da olan ama yine de buna ısrarla bir son vermeyenler, normal zamanda angarya olarak görülen ve yaparken keyif alınmayan ne kadar iş varsa, sırf ders çalışmamak için o işleri zevkle yapanlar vb bir sürü ders çalışmaya niyeti olmayan insan için kaçınılmaz son gerçekleşir ve finallerin ilk günü gelir çatar. Ama kimse hazır değildir ki henüz. İşte o günlerde; İnsani ilişkiler zayıflar, saç sakal birbirine karışır, kızlar bakımsızlaşır, sigara, kola, kahve tüketiminin dibine vurulur, cafeler boş kalır, çalışkan arkadaşlar daha bi' çok aranılır, kıymete binerler, yeri gelir danışılır, peşinde koşulur, onlardan randevu alınmaya başlanır, stres arttıkça saçmalamalar başlar, sıkıntıya dayalı sivilceler oluşur, ders masası ile yakın ilişkiler kurulur, sandalyeye olan bağımlılık artar, uykuya dayanabilme yeteneği gitgide düşer hatta ders çalışmamak için uykunun ne kadar dayanılmaz noktaya geldiği düşünülür, normalde hiç yatılmayan saatte yatılır, arkadaşlara çalışıp çalışmadığını öğrenmek için mesajlar atılır; o da çalışmıyorsa daha bir rahat çalışmamaya devam edilir, anne baba daha sık aranır ders çalışmanın zorluğu, bölümün hiç kolay olmadığı anlatılır, onları da psikolojik olarak kalınacak derslere hazırlamak gerekmektedir, finaller bitsin şunu yapalım diye planlar kurulur… Kısaca çalışmamak için her şey yapılır da oturayım çalışayım denmez. Yaptıklarımız güzel hatıralar olarak bir sonraki döneme aktarılır ve döneme her şeyin farklı olacağı vizyonu ile başlanır ama sonu, yukarıda anlatılanların harfiyen tekrarlanması olacaktır. Bir dönem; acısı, tatlısı, başarıları ve başarısızlıkları ile geride kalmıştır ama önümüzde katledilecek yepyeni bir dönem vardır. Üniversite yaşamı bu şekilde başlamıştır ve bu şekilde sona erecektir. Pazartesi başlayacak olan sınav periyodu için herkese sabır ve zihin açıklığı diliyorum:) Kolay gelsin dileklerimi sunuyorum. En az, istediğimiz kadar iyi gitsin. Çok çalışmamız gerekiyor çok! Sevgiler...
http://yilmazmuh.blogspot.com/2011/01/hazr-msnz.html

Vadi Yurtları hakkında yaşanan son gelişmeler: gecikmeler, pencere krizi, sebil skandalı ve dahası...

arıSanat: Haziran 2025

İTÜ'lü profesörden ses getiren paylaşım: "..bu nasıl bir enfeksiyon halidir?"

Mezuniyet tehlikede: İTÜ öğrencileri yaz okulu dersleri için dilekçe seferberliğinde

arıKariyer: Mayıs 2025