SİS.itu.edu.tr
Kendisine nasıl seslensem acaba?
Ya da ne fark eder ki.
Zaten beraberliğimiz vadeli.
Bitecek…
Öyle çok saate bakarsın ki o varken. Vakit geçmez. Hoş seni bulduğunda koltuğa bağlayacak kadar hevesli olsa da. Uyuşmuyor ki ten, uyum yok. Olmuyor işte cümlesi yasak. Kredilik bir sevgi bu. Ne hayır gelir. Mertliği yok, şefkati yok. Bir de daha ‘SİS’ demeye kalmadan kilitlenir. Offfff… Sonra bekle açılsın. Açılmaz da öyle kolay kolay. Sen ise koltukta saatlerce sıcağında etkisiyle erirsin. Evet, erirsin hatta koltuktan kalktığında sandalyenin formuna girersin. Bir müddet bu devam eder. Peki ne olur? Sen sandalye olduğunla kalırsın. Açılmaz o. Sen istersen sandalye ol istersen o ol, bu ol ya da öl. Yok arkadaş açılmaz o. Ama sana açılmıyor diye, açılmayacağı anlamına gelmez hani. Sana açılmaz da gider bir başkasına açılır. İşte o çok koyar be insana. Ama üzülme o zaten öyle her su veren ele açılır cinsten. Sadakatsizlik hat safhada. Peki açıldıkları ne yapar? Onlar sepetlerini kredi ile doldurup ortada gezinir. Kalabalık yaparlar. Yer kalmaz sana. Onlar teşrif edecek çıkacak. Sonra sen gireceksin. Artık ek seferlere, arttırma gecelerine eyvallah diyeceksin. Artık vay haline.
SİS’ ne biçim bir şeysin sen. Kolaylık mısın? Zorluk musun? Neyse beraberliğimiz yakında iki taraf da onayladıktan sonra bitecek. ‘SİS’ darılmaca gücenmece yok. Artık herkes kendi yoluna.