yazıyooorrr; virgülleri noktasız yazıyooorrr

“Anlat” dedi biri bir gün; ‘neyi?’ Bu sefer kapamadım gözlerimi, açmadım müziğimi.. Nerden başlasamm; Anlatacak bir şey olmadığı için değil ha, anlatacaklarımı nasıl bağlayacağımı çözemediğim için soruyorum bunu kendime. Ya da çözemediğim “bir kendim” olduğu için bekliyorum belki. Durup düşünürken ilk aklıma gelen hep Trabzon oluyor. Suyunu içtim diye değil, toprağına bir avuç tohum ektiğim için hiç değil. Sadece “Trabzon” olduğu için.. Daha geçen gün döndüm Eynesil’ in virajından bu tarafa. Denizimin kokusu burnuma kavuştuğunda düştü aklıma bütün bunlar: Keskin virajları vardır, hırçındır Trabzon; tabi Deniz’ i de öyledir. Bir kızdı mı, okyanusları boğar kıyılarında. Adı Karadeniz’ dir; sanki, Kara bela gibi.. O denizdir, bu keskin virajları koyan dağların eteğine. Aşındırır ömür törpüsü gibi Toprak Ana’ yı. Bu denize kıyısı olan evler de bilir ki, kızı da erkeği de öyle büyür burda. Kadınının kıvrımı o virajlar gibidir. Erkeğinin hırçınlığı da o deniz gibi. Ama yaklaştıkça Faroz’ un balık kokusuna, görürsün nasıl “Işıldıyor Trabzon”, denizin kıyısında usulca.. Niye mi anlattım bunu? E, anlat dedi ya biri.. Başladım öyle. Buranın havasını soluyan, bir sevdaya tutulur. Bütün şarkılarına yazar sonra sevdasını, mırıldanır hep. Dinleyin, olmadı bir daha dinleyin; “sevdaluk” dediğin her neyse, daha iyi anlatanı bulamazsın. Bazısı da şarkılarına yazmaz, belki yazamaz, ama gider dağlara yazar; vermediler sevdiğini ona diye. Yaşar hepsi en güzelini; acının da, sevdaluğun da.. Nedendir bilinmez, buraların insanı hep doruklarda yaşar yaşayacağını. Düştüyse gönlü ‘birine’; hayat tektir artık. Abartılı, ama tutkuludur. Çabuk alevlenen gönüller çabuk da sönüverir bazen. Yazdığı şiirler, şarkılar atılır bir kenara o zaman işte. “Aslında, senin de kalbinde buruşuk kağıtlar yok mu?” Bitti diye fırlatsan da, bir kenarda durmuyor mu küçük not defterlerin; belki bir gün devam ederim diye saklamıyor musun yoksa? Sonuna geldiğine inanıp noktayı koysan da; virgül koyup devam etmek istemez misin bazen? “Yaprak soluyor mevsimi geçince ama düşemiyor; bir umut bekliyor yine..” Her şey istediğin gibi olmuyor gerçi. Bir şeyler ya eksik oluyor ya da fazla. Karaladığın yazılar gibi yaşanmıyor, farkındasın değil mi? Eğer farkındaysan ve buralardaysan; yani dinlemek istersen kendini, Boztepe’ ye çıkarsın. Orda, gözün takılır denizin manzarasına; bir ‘Şehir’ ve ‘Deniz’ bu kadar mı güzel sarılır birbirine diye. Bir de güneş batıyorsa Akçaabat’ ın üzerinden; değmesinler keyfine. Oldu ki, bir başına çıktıysan o manzaraya, düşer aklına olmadık şeyler. İşte böyle zamanlarda gidesin gelir buralardan; Biri sorar; ‘acaba şu gemiler yolcularını mı bekliyor limanda’ diye? Öyle işte; Kara bir Denizi, Kocaman Dağları vardır, Dereleri vardır Gürül Gürül, Yeşili vardır, Kızları vardır Güzel olan, bir de Deli Kanlı’ ları.. İnsanı vardır, konuşurken bazen anlamasan da; yüreği seninki gibi atar. Kim bilir belki senin gibi hisseder, belki senin gibi yaşar. Yüreğinle duymak istersen ne demek istediğimi, beklerim Trabzon’ a. Virgüllerle, noktaları karıştırmadan ama.. Neden “virgülleri noktasız” yazıyorsun diye son sorusunu sordu biri.. ‘Virgül ya, devam ettiğini gösteren. Nokta ya, bittiğini gösteren. Ondan işte.’ Gittiği yere kadar artık..

İTÜ 2025 Mezuniyeti'nden hafızalara kazınan anlar

arıSanat: Temmuz 2025

2024-2025 dönemi İTÜ lisans mezun dereceleri açıklandı

arıKariyer Temmuz: Yapay zekâ kurtarıcı mı, kopyacı mı?

KIM101/E dersinde kartlar yeniden dağıtılıyor