İTÜMAK gözünden 6 şubat 2023
Zor günler geçirdik. Aslında bakarsanız hala zor günler geçirmeye devam ediyoruz sadece daha az konuşuyoruz. 6 Şubat 2023 sabahı Türkiye unuttuğu, görmezden geldiği, ihmal ettiği deprem gerçeğini belki de bu sefer unutamayacağı bir şekilde yeniden hatırladı. Hepimiz farklı tecrübeler yaşadık. Yardımlaşmaya, elimizden geleni yapmaya, eksik bırakılanları tamamlamaya çalıştık. Bu harekete geçme sürecinde İstanbul Teknik Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü (İTÜMAK) önemli bir karar aldı ve deprem bölgesine gitti. Bu yıkıcı gerçeği bir de İTÜMAK gözünden sizlere aktarmak ve daha da önemlisi unutmamak istedik. Endüstri mühendisliği öğrencisi ve iki yıldır İTÜMAK bünyesinde mağaracılık yapan İbrahim bizlere başından geçenleri anlattı:
“Sabah işe gitmek için erken kalkmıştım. Ev arkadaşım büyük bir deprem olduğundan ve enkazlardan bahsetti. Benim için üzücü bir haberdi sadece. Ben de kendimce üzgün bir şekilde işe gittim. İş yerine vardığımda olayı kavramaya başlamıştım. Kulüpten 4 kişilik bir ekip bilgi alabilmek ve ön hazırlığı yapabilmek adına çoktan yola çıkmıştı. Yavaş yavaş görüntüler gelmeye başlıyordu ve çevredeki herkes depremi konuşuyordu. Videoları gördükçe işin ciddiyetine varıyordum. Mağaracılık Federasyonu’ndan deprem bölgesine doğru yola çıkan diğer ekiplerin haberlerini almaya başladım. Ciddiyeti kavradıkça gitmemiz gerektiğine kanaat getirdik.
Kulüp olarak bu tarz durumlara hazırlıklı olduğumuz için hemen organize olduk ve hazırlıklara başladık. Kulüp başkanları grubunda insanlar yardım etmek için bir yol arıyorlardı. Herkes elinden geleni yapmaya hazırdı. Ben de afet bölgesine gidecek ekibin ihtiyaç listesini bu gruba attım ve bunları temin edip edemeyeceklerini sordum. Herkes kendi sosyal medya hesaplarından içinde numaramın da olduğu listeyi paylaşmaya başlamıştı.
Bu ana kadar afet bölgesine gitmeyi düşünmüyordum. Bölge hakkında bir bilgim yoktu ve bu durumu kaldırabilir miydim bilmiyordum, yani kafam oldukça karışıktı. Annemi aradım 'Kafam karışık, ne yapacağımı bilmiyorum.' dedim. Markete gitsem endişelenen annem bu sefer 'Senin kararın oğlum ne yaparsan arkandayım.' dedi.
Sonrasında telefonlarım çalmaya başlamıştı bile. Whatsapptan mesajlar akın ediyordu. Herkes yardım malzemesi getirmek ve gönüllü olmak için bana ulaşıyordu. Şu an yazarken bile tüylerim diken diken oluyor, o an neler yaşadığımı tasvir edemem. Dükkanın konumunu atıp '5 koli malzeme hazırladık gelin ne lazımsa götürün.' diyen nalbur, 'Kulübümüzde baret var işine yarar mı?' diyen insanlar, 'Benim bir tane powerbankim var işine yarayacaksa getiriyorum.' diyen arkadaş… Herkes elinden ne geliyorsa yardım etmeye hazırdı. O an dedim ki 'Ben de gidiyorum.'
Akşam olmuştu. Tüm ihtiyaçlarımızı otobüse yükleyip yola çıktık. Yolda hem teknik hem de temel ihtiyaçlarımıza takviyeler yaparak ilerledik. Yolculuk bir garipti. Bir hiçliğe doğru yola çıkmıştık. Bizi bekleyen 'ŞEY' hakkında bir fikrimiz yoktu ama yine de kendimizi bu hiçliğe hazırlamaya çalışıyorduk.
İskenderun’a ilk girişimiz… Her şey optimum bir afet sahnesi gibi gözüküyordu. Enkazlar var, enkazlarda çalışan iş makineleri ve çevresinde insanlar. Afetin 30. saatinde İskenderun Teknik Üniversitesi’ne merkez kampı kurduk. Yarım saat içerisinde ilk ihbarıma çıkmıştım. Az önce görmüş olduğum optimum afet sahnesinden eser yoktu. 2 noktaya gittikten sonra sıradaki durak Antakya’ydı. Kendi topluluğumuzdan Antakya’ya giden ilk ekipteydim ve operasyon boyunca da Antakya’da kaldım. 4 gün boyunca elimizden ne geliyorsa ekibimizle birlikte İskenderun ve Antakya’da arama kurtarma faaliyetlerine destek verdik. Yıllar geçse de unutamayacağım sahnelere, hikayelere şahit oldum.
Depremin 5. gününde, afet bölgesine varışımızdan 4 gün sonra geri dönme kararı aldık. Aslında dönüş otobüsüne bindiğimizde İstanbul’dan gelen aynı 25 kişiydik ama hiçbirimiz eskisi gibi değildik. Kimi çok etkilenmişti kimi az, kimi otobüste kötü oldu kimi dönükten 5 gün sonra.
Şu an neredeyse herkes eski hayatlarına döndü. Geriye anılar kaldı. Dükkanını bize açan nalburun anısı kaldı. Elindeki tek powerbanki getiren çocuğun anısı kaldı. Tüm süreç boyunca yanımızda olan, elinden geleni yapan herkese bir kez daha teşekkürler. İyi ki varsınız.”
Yaralarımızı sarmaya başladığımız bu günlerde her ne kadar gündem farklı olsa da yaşadıklarımızı bir daha yaşamamak için unutmamamız gerekir. İstanbul Teknik Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübüne yaptıkları her şey için teşekkür ederiz. İbrahim’e de bizimle yaşadıklarını paylaştığı için ayrıca teşekkür ederiz.